Eski Devlet Bakanı Süleyman Arif Emre hayatını kaybetti.

Eski Devlet Bakanı Süleyman Arif Emre hayatını kaybetti.

İstanbul'daki evinde kalp yetmezliği nedeniyle hayatını kaybeden eski siyasetçi ve devlet adamı Emre'nin cenazesi, yarın ikindi vakti Ataşehir'deki Mimar Sinan Camisi'nde kılınacak cenaze namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı'nda defnedilecek.

21 Temmuz 2019 - 16:41

Eski Devlet Bakanı Süleyman Arif Emre hayatını kaybetti

Giriş Tarihi: 21.07.2019 Güncelleme Tarihi: 21.07.2019 

Eski Devlet Bakanı Süleyman Arif Emre hayatını kaybetti

Eski Devlet Bakanı Süleyman Arif Emre, 96 yaşında yaşımını yitirdi.

İstanbul'daki evinde kalp yetmezliği nedeniyle hayatını kaybeden eski siyasetçi ve devlet adamı Emre'nin cenazesi, yarın ikindi vakti Ataşehir'deki Mimar Sinan Camisi'nde kılınacak cenaze namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı'nda defnedilecek.

Hürriyet Partisi ile siyaset hayatına başlayan Emre, 1965 yılında milletvekili seçilerek parlamentoya girdi. Emre, 1974 ve 1977 yıllarında kurulan koalisyon hükümetlerinde devlet bakanlığı görevini yürüttü. 1995 yılında Refah Partisi'nden İstanbul milletvekili seçilen Emre, en yaşlı üyesi olduğu için TBMM'nin açılışını gerçekleştirerek, bir süre Meclis Başkanlığı yaptı. Emre, son olarak Saadet Partisi'nden milletvekili seçilmişti. 

Necmettin Erbakan'ın yakın çalışma arkadaşı ve eski bakanlardan Süleyman Arif Emre hayatını kaybetti.

Milli Görüş hareketinin kurucularından ve Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın yakın çalışma arkadaşlarından eski Devlet Bakanı Süleyman Arif Emre vefat etti.

CENAZESİ YARIN KALDIRILACAK
96 yaşında vefat eden Süleyman Arif Emre’nin cenazesi 22 Temmuz Pazartesi İkindi namazını takiben Ataşehir’deki Mimar Sinan Camii’nde kılınacak cenaze namazından sonra Karacaahmet Mezarlığında defnedilecek.

Milli Görüş lideri Erbakan Hoca ile birlikte Milli Görüş Hareketi’nin temellerini attı. Erbakan liderliğinde kurulan Milli Nizam Partisi’nin programını hazırlayan, bu partinin kapatılmasından sonra Milli Selamet Partisi’ni kurup başkanlığını deruhte eden, daha sonra sırasıyla Refah Partisi, Fazilet Partisi ve Saadet Partisi yönetiminde görev alan, beş dönem milletvekilliği yapan Süleyman Arif Emre, Siyasette Otuzbeş Yıl kitabıyla, hatıralarını belgelemişti.

Rahmetli Süleyman Arif Emre’den bir merhum Serdengeçti hatırası: Yaptığınız işi beğendiniz mi Arif bey!

Rahmet-i Rahman’a kavuşan Milli Görüş duayenlerinden, Eski Devlet Bakanı Süleyman Arif Emre, merhum Osman Yüksel Serdengeçti’nin avukatı olarak da tanınan bir isimdi. Rahmetli Emre, Serdengeçti ile hatıralarından bir bölümünü Cuma Dergisi ile paylaşmıştı.

Rahmetli Süleyman Arif Emre’den bir merhum Serdengeçti hatırası: Yaptığınız işi beğendiniz mi Arif bey!

 Hasan Üstün yeniakit.com.tr  Hakk’a yürüyen Milli Görüş duayenlerinden, Eski Devlet Bakanı Süleyman Arif Emre, Rahmetli Osman Yüksel Serdengeçti’nin avukatı olarak da tanınan bir isimdi. Rahmetli Emre, Serdengeçti ile hatıralarından bir bölümünü  Cuma Dergisi ile paylaşmıştı. Ayasofya’nın kilise olmasına karşı çıktığı için idamla yargılanan Merhum Serdengeçti idamdan nasıl kurtuldu ve bu kurtuluşun ardından Merhum Avukatı Süleyman Arif Emre’ye neler söyledi?.. “O işte böylesine  büyük bir Dâvâ Adamı idi.” diyerek anlatmıştı Merhum Emre…

Mehrum Emre, bu hatıralardan birini şu ifadelerle dile getirmişti:

“Merhum Serdengeçti için idam istiyor vaktin zihniyeti.  Biz de avukatıyız. Aylarca çalışıp, bin bir emekle ve büyük itinayla bir savunma hazırladık. O savunmamızı sunduk ve Merhum Serdengeçti beraat etti. Ben, Merhumun sevineceğini düşünürken, ne dese beğenirsiniz: ‘Yaptığınız işi beğendiniz mi Arif Bey!’

Ben canımın derdinde değilim!

“Ben şaşırdım tabii, insan karşı taraftan sevinç biraz da takdir beklerken böyle bir tepki ile karşılaşınca şaşırır haliyle.

Merhum Serdengeçti, bana böyle tepki gösterdikten sonra dedi ki;

‘Ben canımın derdinde değilim. Ne ceza verirlerse versinler. Ben öyle muhteşem bir konuşma hazırlamıştım ki, Merhum Fatih, Osmanlı Ruhu, Ayasofya… Müthiş bir konuşma hazırlamıştım, Mahkeme Heyeti’nin ve bütün İslam düşmanlarının suratlarına indirecektim. Siz tuttunuz, o başarılı savunmanızla benim muhteşem konuşmamın yolunu kestiniz ! İdam etmişler etmemişler ne önemi var! Şimdi tutup, beraat ettim diye sevineyim mi? ”

Serdengeçen bir Kahraman!

Merhum Süleyman Arif Emre bunları söyledikten sonra…

“Ya işte böyle efendim; Merhum Osman Yüksel Serdengeçti, canından geçmiş, vatanı için Serdengeçmiş bir vatan evladıydı. Allah Rahmet eylesin, mekânı Cennet olsun.”

Merhum Serdengeçti Ayasofya’nın kilise yapılmasına karşı çıktığı için idamla yargılanmıştı

Merhum Osman Yüksel Serdengeçti, 1952 yılında ülkemize gelen Patrik Atenegoras’un, dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar'dan, Ayasofya'nın kiliseye çevrilmek üzere kendilerine verilmesini istemesine sert bir makaleyle tepki göstermişti.

Ayasofya'nın kilise yapılmasına karşı çıkan  Serdengeçti’nin “Türk - Yunan dostluğunu ihlal ettiğini” öne süren Yunan muhiplerinin kışkırtmaları sonucunda Ankara Ağır Ceza Mahkemesi tarafından dava açılmıştı.

Merhum Serdengeçti'nin avukatı  Merhum Süleyman Arif Emre, o davayı şöyle anlatmıştı: “Davayı, Ayasofya meselesini tarihe mal etmek için almıştım. Çünkü durumumuzu Ayasofya'ya bakarak anlayabiliriz. O bizim Türkiye'deki halimizi görmemiz için iyi bir göstergedir. Davanın sevk maddesi, TCK'nin 161. maddesidir. Bu maddenin metni, o günkü şekliyle cezayı, idamdan başlatıyordu. Bu maddeye göre; Sanık Merhum Yüksel'in, önce Garnizon Komutanlığı Mahkemesinde ilk sorgusu yapılmış, zamanın Millî Savunma Bakanı Seyfi Kurt imzasıyla, Osman Beyaleyhinde dava açılmasına resmen izin verilmiştir. Bu işlem çok dikkat çekicidir. Davaya bakan Ankara Ağır Ceza Mahkemesi'ne, davayı takip eden savcı Nuri Süer'in iddiaları çok enteresandır. Savcı; 17. 1. 1953 tarihli iddianamede: ‘Muharririn Ayasofya'yı, kilise yapmak isteyenlere cevap verdiği yolundaki müdafaasının samimi olduğunu kabul etmek de mümkün değildir. Çünkü aslında kilise olan Ayasofya'nın evvela cami yapılması, sonra da müze haline konulması idari bir muameleden ibarettir' deniliyor.  Eğer bu mantık geçerliyse, Fatih Sultan Mehmet’in halen, fiilen, kanunen ve resmen cami sayılması gereken vakfiyesi hükümsüz sayılmış oluyordu. Bu mantık yürütülürse; Malazgirt'ten bu yana ecdadımızın bin seneyi aşkın vatan saydığı yurdumuzun da aslında Rum malı olduğu neticesine varılırdı ki, Allah’tan Ankara Ağır Ceza Mahkemesi bu davayı beraatle bitirmiş, Yargıtay da beraat hükmünü onaylamıştır. Evet... İstanbul’un fethinin üzerinden 560 yıl geçti. Ayasofya, müze olarak işlevini sürdürmektedir ama; Katolik Papasının 5 yıl önceki ziyareti sırasında, yaklaşık 40 gözü kara gencin Osman Yüksel Serdengeçti’den aldıkları ruh ve heyecanla, ta içeri girerek kıldığı namaz bir hareket noktası olmak üzere, her Ramazan ve Kurban bayramlarında memleket evlatlarının Ayasofya Camisinin önünde kıldıkları ve bundan sonra da Cami olarak açılıncaya kadar kılmaya devam edecekleri Bayram Namazları, bu mekanın “Türk’ün Kızıl Elması” olduğunun işaretlerini vermektedir.…”

 

Bu haber 201768 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
Kod adı damla! FETÖ'cü kurmay pilotun eşi de itirafçı oldu: Adil Öksüz'ün evine götürüldüm
Kod adı damla! FETÖ'cü kurmay pilotun eşi de itirafçı oldu:...
Barışın anahtarı Türkiye! Putin, İstanbul'u işaret etti: Ukrayna ile müzakerelerin başlatılmasına temel teşkil edebilir
Barışın anahtarı Türkiye! Putin, İstanbul'u işaret etti:...