CHP'li Tunç Soyer'in eşi Neptün Soyer'e sert tepki: “Milletimizin kutsallarına, değerlerine bu kadar mı düşmansınız!”.

Türk milleti, Alice Petit adlı 'Leş'yonerin çizdiği kapağı görünce öfkelendi. "Kimse Türkiye'nin Cumhurbaşkanı'na hakaret edemez" deyip tepkisini gösterdi.

Son dakika: İşte Batı'nın çirkin yüzü! Söz konusu İslam ve Türkiye olunca...
Son dakika haberine göre; Özgürlük ve demokrasi argümanlarıyla sık sık Türkiye'ye ders vermeye çalışan Batı basınının ikiyüzlülüğü yine gözler önüne serildi. İslam ve Türkiye hakkındaki her türlü hakarete ‘ifade özgürlüğü' diyen Batı basını söz konusu İsrail olunca karikatüristleri hiç düşünmeden işinden kovuyor.
Giriş Tarihi: 29.10.2020  08:37

Özgürlük ve demokrasi argümanlarıyla sık sık Türkiye'ye ders vermeye çalışan Batı basınının ikiyüzlülüğü yine gözler önüne serildi. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un İslam'ı hedef alan açıklamalarından destek alan Fransız basını, yeni bir skandala imza attı. İslam'a hakaret eden ve Hz. Muhammed'e hakaret içeren karikatürle alçakça saldıran Charlie Hebdo dergisi, şimdi de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef aldı. Ancak basın özgürlüğü maskesi altında İslam'a saldıran Batı, konu İsrail olunca 'özür diliyor', 'yayından kaldırıyor' ve 'çalışanlarını kovuyor'. İşte Batı basınının gerçek yüzü:

ANINDA ÖZÜR DİLEDİLER
ABD merkezli The New York Times, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'yu ABD Başkanı Donald Trump'ı peşinden sürükleyen 'rehber köpek' gibi resmeden karikatürü yayından çekmişti. Gazete özür diledi.

85 YAŞINDAKİ ÇALIŞANI KOVDULAR
Alman gazetesi Süddeutsche Zeitung'de yer alan Netanyahu karikatürü tepkilere neden olmuş, gazete karikatürden dolayı özür dilemişti. Gazete yönetimi, 85 yaşındaki karikatürist Dieter Hanitzsch'i işten kovdu. Eurovision şarkı yarışmasında İsrailli şarkıcı Netta Barzilai'nin birinci olmasına gönderme yapan Hanitzsch, Netanyahu'yu bir elinde mikrofon diğerinde ise füze ile çizmişti. Konuşma balonunda Netanyahu'nun 'Seneye Kudüs'te' dediği görülüyordu.

GÖZALTINA ALDILAR
Fransız çizer Zeon, İsrail'in Gazze saldırılarına ilişkin karikatürü nedeniyle gözaltına alındı. İsrail haritası şeklindeki bıçakla Filistinli çocuğun katledilişini resmeden Zeon, nefret suçu ile suçlandı.

İngiliz The Guardian gazetesi, dönemin İngiltere Başbakanı Theresa May'in ve Netanyahu'nun ortalarında bulunan şöminede İsrail askerleri tarafından öldürülen hemşire Rezzan en-Neccar'ı yanarken resmettiği karikatürü sansürledi. Karikatürün yayınlanmama sebebi olarak "Yahudi karşıtı olması" gösterildi.

KONUŞTURMADILAR
İngiliz dergisi Grazia, yeni göreve getirdiği yöneticisi Stephanie Yeboah'ı, geçmiş yıllarda Holokost ile dalga geçen tweetler paylaştığı için işten çıkarmıştı.
Beyaz Saray'ın en kıdemli muhabirlerinden Helen Thomas, İsrail'in Gazze'ye yardım götüren Mavi Marmara gemisine yaptığı baskının ardından İsrail'i eleştirmesi üzerine işinden kovulmuştu.
CNN'de program sunan Rick Sanchez ise, 'CNN dahil tüm medyayı Yahudiler kontrol ediyor' açıklamasında bulunduktan sonra kanaldan kovuldu.

Macron ile yeniden körüklenmeye çalışılıyor! İslamofobi nasıl ortaya çıktı? İslamofobi nedir?
Giriş: 28.10.2020 23:03 Güncelleme:29.10.2020 08:16 
Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un İslam’ı, Hz. Peygamber’i ve Müslümanları yeniden hedef almasıyla İslamofobi yeniden gündeme getirilmeye ve dini değerlerimiz karalanmaya çalışılıyor. Batı bütün şeytani imkânlarını kullanarak kutsallarımıza saldırıyor. Bunu da başta basın ve medya üzerinden gerçekleştiriyor. Sözde karikatür dergisi Charlie Hebdo ile başlatılan ve Fransa devlet binalarına asılan iğrenç karikatürler İslam dünyasını hedef alıyor. A Haber, insanlara ekilen nefret “İslamofobi ne zaman başladı?” sorusuna eğildi. Peki, İslamofobi nasıl ortaya çıktı? İşte ABD’den Avrupa’ya Batı’nın görünmeyen yüzünü
.Fransız gazeteci Selma Ajam’dan A Haber’e özel açıklama: Fransa, Başkan Erdoğan’ın onuruna savaş açmaya çalışıyor
A Haber ekranlarında yayınlanan Memleket Meselesi programına konuk olan Fransız gazeteci Selma Ajam, Fransa’nın Müslümanlara karşı savaş açtığını belirterek, Fransa’nın Başkan Erdoğan’ın onuruna savaş açmaya çalıştığını aktardı.
Giriş Tarihi: 28.10.2020  23:28

Selma Ajam'ın açıklamaları şu şekilde:

Türkiye'ye geldiğim zaman şunu fark ettim; buradaki politikalar çok farklı. Hem Müslümanlara karşı hem de Müslüman olmayanlara karşı çünkü Fransa'da hiç böyle değil. Mesela bu ay Fransız hükümeti adeta Fransa'daki Müslümanlara karşı savaş açtı. Türkiye konusunda da şunu biliyoruz; burada Fransa ve Türkiye arasında ciddi bir fark var. Mesela Yunanistan konusunda bunu gördük, NATO ve Almanya üzerinden birtakım girişimler oldu ama reddedildi, bir ayrımcılık girişimi var. Erdoğan Müslüman dünyasının lideri durumunda. Azerbaycan da zaten Ermenistan'dan çok daha güçlü bir konumda. Erdoğan'ın onuruna savaş açmaya çalışıyorlar, işte bu yüzden bu karikatürler Fransız medyasında ve Charlie Hebdo'da yer alıyor. Bu karikatür ifade özgürlüğü değildir, bu nefrettir ve Fransa gibi bir ülke ifade özgürlüğünün artık bu özgürlüğün sınırı geçtiği zaman bunu görmesi gerekir, bunun bir provokasyon olduğunu görmesi gerekir. Benim için hayat orada, başörtümle, inancımla imkansız hale gelmişti bu yüzden Türkiye'ye gelme kararı aldım.

FRANSIZ GAZETECİ SELMA AJAM'DAN A HABER'E ÖZEL AÇIKLAMA: FRANSA, BAŞKAN ERDOĞAN'IN ONURUNA SAVAŞ AÇMAYA ÇALIŞIYOR

MACRON'UN SKANDAL AÇIKLAMALARI

Son zamanlarda Fransız hükümetiyle Müslümanlar arasında ciddi bir sorun var. Çünkü Fransız hükümeti Müslümanların haklarını koruyan kuruluşları da kapatmaya çalışıyor. Mesela şunu biliyoruz; bazı insanı yardım kuruluşları kapandı. Yani Müslümanlar kendilerini korumaya ve savunmaya çalışıyorlar, haklarını savunmaya çalışıyorlar ama Fransız hükümeti bütün bu hakları onların ellerinden almaya çalışıyor.

MACRON SENDEN TİKSİNİYORUZ, UTANIYORUZ! FRANSA HER GEÇEN GÜN FAŞİZM ÖNCESİ BİR TOPLUMA BENZİYOR!
AP'nin Fransız milletvekili Aubry'den Fransa'ya sert eleştiri! ''Laiklik, Müslümanlara nefret kusmak değil''

Son dakika haberi... Avrupa Parlamentosunun (AP) Fransız milletvekili Manon Aubry, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron yönetiminin İslam karşıtı tutumuna ilişkin, "Laiklik, sabah, öğlen ve akşam Müslümanlara nefretini kusmak için bir bahane değil." ifadesini kullandı.
Giriş Tarihi: 29.10.2020  02:11

Aubry, Fransız Mediapart internet sitesindeki yazısında, Fransa'da Samuel Paty isimli öğretmenin öldürülmesinden sonra terörle mücadele konusunda devletin tüm kademelerinin altyapısının güçlendirmesine yönelik fikir yürütmek yerine, "mide bulandırıcı" tartışmaların yapılmasına tepki gösterdi.

Helal ürünlerin satışının aşırıcılığa neden olduğunu ima eden Fransa İçişleri Bakanı Gerald Darmanin ve üniversitelerin "İslamcı" profesörlerin bulunduğu yer olduğunu düşünen Fransa Eğitim Bakanı Jean-Michel Blanquer'e cevap vermek zorunda kaldıklarını ifade eden Aubry, ülkede hükümete eleştirilerin engellenmesi için ilgili kişilere suçlamalarda bulunulduğuna dikkati çekti.

Aubry, "İslam'ı İslamcılıkla bağdaştırmayı ve bir Müslüman'ın prensip olarak şüpheli olduğunu kabul etmeyi reddetmek ile hukuk devletinin çerçevesini hatırlatmak, bu utanç verici haftada terörist suç ortağı haline geldi. Irkçı sözler ve nefret duyan kişilerin ön yargısı medya ve sağcı siyasetçiler tarafından hiç bu kadar meşrulaştırılmamıştı." değerlendirmesinde bulundu.

Bunlara son verilmesi gerektiğini vurgulayan Aubry, "Siyasi İslamcılığı finanse eden diktatörlerle silah satan ve sözleşmeler imzalayan liderlerin konuşmalara ve geleneksel Katolik okulların geliştirilmesine angaje olan Blanquer'in laiklik konusundaki tavsiyelerine dur demeli." ifadesini kullandı.

Aubry, inanç özgürlüğünün, korunması gereken temel özgürlük olduğunu anımsattı.

"Laiklik, sabah, öğlen ve akşam Müslümanlara nefretini kusmak için bir bahane değil." ifadesini kullanan Aubry, polisin hükümetin hoşlanmadığı kişilere baskı yapmaması gerektiğini belirtti.

Aubry, ülkede Müslüman derneklerin kapatılmasına da tepki gösterdi.

Bunun ancak aşırı sağa fayda sağladığına işaret eden Aubry, terörle hukuk kurallarından bağımsız mücadele edilemeyeceğini kaydetti.

Öte yandan Arap dünyasında Macron'un İslam karşıtı tutumuna tepkiler sürerken Fransız ürünlerine yönelik boykot çağrıları da artıyor.

Macron, Hazreti Muhammed'e hakaret içeren karikatürleri yayımlamaktan vazgeçmeyeceklerini söylemişti. Macron'un bu açıklamaları, Arap dünyasında tartışmalara ve protestolara yol açmıştı.

Ülkedeki Müslüman dernek ve sivil toplum kuruluşlarına yönelik baskılar ve baskınlar da artarken bir cami ve iki sivil toplum kuruluşu kapatıldı.

FRANSIZ GAZETECİ SELMA AJAM'DAN A HABER'E ÖZEL AÇIKLAMA: FRANSA, BAŞKAN ERDOĞAN'IN ONURUNA SAVAŞ AÇMAYA ÇALIŞIYOR
MACRON SENDEN TİKSİNİYORUZ, UTANIYORUZ! FRANSA HER GEÇEN GÜN FAŞİZM ÖNCESİ BİR TOPLUMA BENZİYOR!
BAE'DEN İSLAM DÜŞMANI FRANSA CUMHURBAŞKANI MACRON'A DESTEK GELDİ

Başkan Erdoğan ise grup konuşmasında şunları söyledi: Namussuzların hedefi şahsım değil, savunduğumuz değerler. Bunlara karşı durmak şeref meselemizdir...

TEPKİLER ÇIĞ GİBİ: PAÇAVRA

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay: İflah olmaz Fransız paçavrası

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak: Mizah değil, terbiyesizlik!

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar: Terörün mizah hali...

NAMUSSUZLAR!
Başkan Erdoğan, kendisini ve Hz. Peygamberimiz'i hedef alan sabıkalı Charlie Hebdo'ya ağzının payını verdi: Ahlaksızlar ve namussuzların hedefinin şahsım değil, savunduğumuz değerler olduğunu biliyoruz.

Başkan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti grup toplantısında yaptığı konuşmada, ahlaksız karikatürlerle Hz. Peygamberimiz'i hedef alan Charlie Hebdo'ya sert çıktı:

Fransa'da ahlak yoksunu karikatürleri yayınlayan derginin şimdi de kapaktan yayımladığı karikatürle şahsımı hedef aldığını duydum.

Bu tür ahlaksız yayınlara ne yaptığını görmek amacıyla da olsa itibar etmeyi dahi zul kabul ettiğim için karikatüre bakmadım.

Benim Peygamberim'e hakaret eden bu namussuzlarla ilgili benim herhangi bir şey söylememe de gerek yok zaten. Üzüntüm ve öfkem şahsıma yapılan iğrenç saldırıdan değil, aynı mecranın canımızdan aziz bildiğimiz Peygamber Efendimize yönelik terbiyesizliklerin kaynağı olmasıdır.

Hedefin şahsım değil, savunduğumuz değerler olduğunu biliyoruz. Ülkemizde de bunların uzantılarının olduğunu biliyor ve görüyoruz. Hatta bu parlamento altında olanlar olduğunu da biliyoruz.

Böyle zamanlarda yekvücut olmak gerekirken hâlâ bunlar, buralardan oy devşireceklerini zannediyorlar.

Fransa ve Avrupa, Macron ve onunla aynı zihniyeti taşıyanların nefret tohumları saçan politikalarını hak etmiyor. Biz son nefesimizi verdiğimiz gün değil, asıl bu saldırılar karşısında sessiz kaldığımız mukabelede bulunamadığımız gün öldük...

SORUŞTURMA BAŞLATILDI
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, dergi hakkında resen soruşturma başlattı. Başkan Erdoğan da Genel Yayın Yönetmeni Laurent Sourisseau, Yazı İşleri Müdürü Gerard Bıard ve karikatürist Alice Petit hakkında suç duyurusunda bulundu.

HEDEF 2023
Başkan Tayyip Erdoğan, 29 Ekim mesajında, 2023 hedefini işaret etti: Türkiye'nin kendi iradesiyle hareket etmesinden rahatsız olanların sözleri ve eylemlerinin artık hiçbir hükmü kalmamıştır. Kurtuluş mücadelesinde yediden yetmişe kenetlenen milletimiz, bugün de birlik, beraberlik ve kardeşlik içinde geleceğini inşa etmektedir.

KURTULMA VAKTİ GELMİŞTİR
Başkan Erdoğan, "Suriye'ye çöreklenen ama DEAŞ'la bizim kadar mücadelesi olmayan güçler, artık bu orta oyununu bir kenara bırakmalıdır. Bir asırdır emperyalistlerin oyun sahası haline dönüşmüş bu kadim coğrafyanın artık içine sokulduğu cendereden kurtulma vakti gelmiştir" dedi.

FRANSIZ PAÇAVRASI!
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak: Mizah değil, terbiyesiz! Cumhurbaşkanımız üzerinden İslam'a duyulan nefrettir!

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay: İflah olmaz Fransız paçavrası..

AK Parti Sözcüsü Çelik: Nefret üretim merkezi, inanç düşmanı...

Adalet Bakanı Abdülhamit Gül: Avrupa'nın insanlık değerlerinden nasipsiz faşistleri...

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun: Sözde karikatürler insani ahlaktan yoksun.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın: Hiçbir inanç, kutsal ve değere karşı saygısı yok.

MASLAHATGÜZAR ŞİDDETLE KINANDI
Fransa'nın Ankara Büyükelçiliği Maslahatgüzarı, Charlie Hebdo dergisindeki karikatürle ilgili Dışişleri Bakanlığı'na çağrıldı. Kişi haklarına ve dini inançlara yapılan bu alçak saldırının, basın ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceği vurgulandı.


DİLSİZLER
Muhalefet, birçok konuda olduğu gibi Hz. Muhammed'e saldıranlara karşı da adeta dilini yuttu. Ahlaksız yayını yapan Charlie Hebdo'ya karşı tek kelime etmedi...

Millet İttifakı, Türkiye'ye saldıran Batı'ya hep sessiz kaldı. Akdeniz, Libya, Suriye, S-400 ve Azerbaycan'la ilgili milli çıkarlara sahip çıkmadı. Ankara'nın yanında durmak yerine, hep muhalefet ederek Erdoğan'ın karşısında yer aldı. Son olarak İslam'ı hedef seçen Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'a karşı sadece cılız sesler çıkardı. Dün de Başkan Erdoğan ve Peygamberimiz Hz. Muhammed'e saldıran Charlie Hebdo'ya karşı tüm muhalefet yine sessiz kaldı. Yine üç maymunu oynadı.

Son dakika... Yüzlerce Türk sokağa indi, Macron dondu kaldı

Fransız ürünlerine uygulanan boykot ve Charlie Hebdo karikatürlerine duyulan öfke patlaması dalga dalga yayılıyor, Fransa sokakları ise gece yarısı Türklerin sloganlarıyla inledi.

1Fransa'da resmi binalara Charlie Hebdo'da yayımlanan Hz. Muhammed karikatürlerinin yansıtılmasıyla patlayan boykot fırtınası, dünyanın dört bir yanını alt üst ediyor.
2Somali'den Endonezya'ya, İran'dan Filistin'e, Libya'dan Türkiye'ye birçok ülkede protestocular ateşe körükle giden Fransa lideri Emmanuel Macron'un fotoğraflarını yakıyor.

3Somali'nin başkenti Mogadişu'da yüzlerce gösterici Fransa ve Macron'a öfke kustu, yere atılan Fransız bayrakları yırtılıp çiğnendi. Kalabalık 'Kahrolsun Fransa' sloganları attı.
4İran'ın başkenti Tahran'daki protestocular ise Macron'u 'şeytan' şeklinde gösteren pankartlar taşıdı, Fransız liderin fotoğraflarını ateşe verdi.

5Pakistan'da Karaçi ve Peşaver'de düzenlenen gösterilerde de benzer görüntüler vardı, öfkeli protestocular Fransız bayrağını yaktı.
6Kudüs'te bir Arap mahallesindeki dükkana Emmanuel Macron'un yüzünde ayak izi bulunan fotoğraf ve yine Fransız lideri köpek olarak gösteren pankart asıldı.

7Batı Şeria'da Beytüllahim'de Müslüman ve Hristiyan liderler bir araya gelerek Fransa'yı protesto etti, Yunan Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Atallah Hanna güçlü bir mesaj verdiklerini söyledi.
8Bangladeş'in başkenti Dakka'da yüzlerce insan 'Fransız ürünlerine boykot' sloganlarıyla yürüyüp yine 'İslam'ın düşmanı' olarak tanımladıkları Macron'un kuklalarını yaktı.

9Macron'un yüzüne ayakkabıyla basılan fotoğraflar dünyanın her yerine yayılmış durumda, sosyal medyada da yine benzer fotoğraflar paylaşılıyor.
10Charlie Hebdo dergisinin son olarak Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef alan utanç verici karikatürü yayımlaması ise, Ankara-Paris hattında gerilimi zirveye çıkardı.

11Türkiye'nin çok sert tepki gösterdiği karikatür için Dışişleri Bakanlığı Fransa’nın Ankara Büyükelçiliği Maslahatgüzarını bakanlığa çağırıp hiçbir adım atmayan Paris yönetimini kınadı.
12Vienne şehrinde Ermenilerin saldırısıyla dört Türkün yaralanması üzerine ise, Fransız sokakları gece yarısı protesto dalgasıyla sarsıldı.

13Lyon bölgesindeki Viennes ve Le Peage-de-Roussillon'dan toplanan yüzlerce gurbetçi Türk, ellerinde bayraklarla yürüyüp sloganlar attı.
14Salı sabahı Dağlık Karabağ savaşı için toplanan Ermeni protestocular, Vienne semti yakınlarındaki A7 otoyolunu her iki yönden ulaşıma kapatmıştı.

15Trafik sıkışıklığının başlamasının ardından, trafikte kalanlarla göstericiler arasında tansiyon yükselmişti. Ermeni protestocular, işe gitmek isterken kendilerine tepki gösteren Türk asıllı Fransa vatandaşlarına saldırmıştı.
16Sosyal medyada paylaşılan görüntülerde, sırtlarında Ermenistan bayrağı taşıyan protestocu grubun ellerindeki sopalarla iki kişiyi aralarına alarak linç girişiminde bulunduğu yer almıştı.

17İslam dünyasını karşısına alan Fransa ve Emmanuel Macron, birçok ülkede Fransız ürünlerine uygulanan boykotla karşı karşıya. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, hafta başında Fransız markalarının alınmaması çağrısında bulunmuştu.
18Zor durumda kalan Fransa ise, Avrupa Birliği'nden yardım istedi. Fransa'nın Avrupa Bakanı Clement Beaune, Avrupa Birliği (AB) üyelerinden Türkiye'yi hedef alan yaptırımları hayata geçirmelerini talep etti.

19AB'deki ortaklarının harekete geçmesi gerektiğini belirten Clemens, "Daha ileriye gitmemiz gerekiyor. Yaptırımları da kapsayabilecek güçlü bir Avrupa tepkisi için zorlayacağız" diyerek Fransa'nın düştüğü zor durumu itiraf etti.

Son dakika: Charlie Hebdo skandalı sonrası Türkiye'den ilk hamle!
Son dakika haberi: Fransa’nın Ankara Büyükelçiliği Maslahatgüzarı, Charlie Hebdo dergisindeki karikatürle ilgili Dışişleri Bakanlığı'na çağrılarak şiddetle kınandı.

Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, görüşmede Fransız Maslahatgüzara, "kişi haklarına ve dini inançlara yapılan bu alçak saldırının, basın ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceği, Fransız makamlarının, ifade özgürlüğü sınırlarını aşan bu çizimler konusunda gerekli siyasi ve hukuki adımları atmasının beklendiği" vurgulandı.

Öte yandan, Fransa’da bazı Ermeni çevrelerin birkaç gündür Türk vatandaşlarını hedef alan şiddet eylemlerine dikkat çekilerek, son dönemde vatandaşlara ve Müslümanlara yönelik saldırılar ve ayrımcı tutumlarla ilgili Fransız makamlarının başta güvenlik olmak üzere her alanda gerekli tedbirleri alması talebi Maslahatgüzar'a iletildi.

İletişim Başkanı Altun paylaştı: Emile Zola, 122 yıl sonra aynı mesajla sesleniyor
İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Fransız yazar Emile Zola’nın 122 yıl önce zamanın Fransız Cumhurbaşkanına yazdığı ve Fransa’nın “özgürlük, eşitlik ve kardeşlik” söylemindeki çifte standardı ortaya koyan “İtham ediyorum!” başlıklı meşhur mektubun günümüze uyarlanmış bir versiyonunu sosyal medya hesabından paylaştı.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Fransız yazar Emile Zola’nın 122 yıl önce zamanın Fransız Cumhurbaşkanına yazdığı ve Fransa’nın “özgürlük, eşitlik ve kardeşlik” söylemindeki çifte standardı ortaya koyan “İtham ediyorum!” başlıklı meşhur mektubun günümüze uyarlanmış bir versiyonunu sosyal medya hesabından paylaşarak, Fransa’nın bugünkü ırkçı, İslamofobik ve Cumhurbaşkanı Erdoğan karşıtı söylem ve adımlarına dikkati çekti.

Fahrettin Altun’un paylaştığı “İtham Ediyorum!” başlıklı mektupta şu ifadelere yer verildi:

“Saygıdeğer Fransız halkı, bu başlığı taşıyan mektup Dreyfus davası için bundan tam 122 yıl önce zamanın Fransız cumhurbaşkanına yazılmıştı. Ama bendeniz bu mektubu şimdi size yazıyorum. O tarihte tüm sonuçlarına katlanarak doğruyu, hakikati savunmak adına Fransız toplumundaki çürümeyi, yozlaşmayı ve Yahudi karşıtlığını eleştirmiştim. Fransız Devrimi’nin ardından biz değil miydik, avazımız çıktığı kadar özgürlük, eşitlik ve kardeşlik diye haykıran? O değerler için mücadele eden bizler değil miydik? Bu değerleri 1848 anayasamızın temel prensipleri haline bizler getirdik. Binaların üzerine, taşlara ve anıtlara kazıdık. Bizden sonraki nesiller anayasaya eşitlik, özgürlük ve kardeşlik yazdı. Bu üç kurucu değer Fransız ulusunun ortak mirası haline geldi.

Bugün yine, 2020 yılında yöneticilerinizin ve basınımızın basiretini gitgide yitirdiğini üzülerek görüyorum. İçinden büyük yazarlar, hakikatin nice yılmaz savunucularını çıkarmış bir milletin vicdanına seslenmek kalan son çaredir. Hani nerede özgürlük, eşitlik ve kardeşlik? Fransız siyasetçiler, kendilerine ‘sanatçı’ diyenler sistematik olarak İslam’a ve Müslümanlara karşı tahkirde bulunan ifadeler kullanıyorlar. Nefretlerini kusarken aynı zamanda sistematikleştiriyorlar. Fransız ulusunun kurucu değeri, kardeşliği ayaklar altına alıyorlar. Bu, yüzyıllara dayanan ilişkilerimizde görmeyi hiç düşlemediğimiz, olmaması gereken bir durum. Fransa’da geri dönülmesi imkansız bir noktaya sürükleyen bu sorumsuzluğu paylaşmayan vicdanlı insanlar olduğunu bilmek istiyoruz. Fransız sömürgeciliğinin tüm dünyada sebep olduğu yaraları yeni yeni sarabiliyoruz. Hala Cezayir’e, Afrika’ya bir özür borcumuz var. Yaşanan acıların toplumsal hatırası tek, üstünkörü, itinasız bir özürle kapanabilecek türden bir yara değildir.

Günümüzde ise hakareti ve dini inançlara dil uzatmayı ifade özgürlüğü kılıfıyla sunmanın inandırıcı bir yöntem olmadığı kabul edilmelidir. Dün Yahudilere karşı geliştirilen nefret söylemi ve ırkçılık bugün Müslümanlar üzerinde tekrarlanıyor. Tarihin hataları tekrar etmemeli. Tarih böyle tekerrür etmemeli. Fransa alnına sürülen bu kara lekenin ortağı olmadığını, yöneticilerinin nefret ve kin kokan ifadelerinin arkasında olmadığını yüksek sesle haykırmalıdır. Biz İslam’ı Macron’dan, Charlie Hebdo’dan öğrenecek değiliz. Fransa tarihinde İslam’ı bize layıkıyla öğretecek nice simalar vardır. Gelecekte de olacaktır.

Maalesef özgürlük, eşitlik ve kardeşlik adına yine talihsiz bir gün yaşıyoruz. İnsan onuruna ve değerlerine yönelik hakarette sınır tanımayan Charlie Hebdo, köklü Fransız düşünce geleceğine yönelik büyük ve yıkıcı bir tehdittir. Türkiye’nin seçilmiş cumhurbaşkanını küçük düşürücü, yakışıksız ifadelere ve çizimlere yer verilmiştir.

Mizahın birleştiriciliği siyasi gündemler uğruna heba edilmemelidir. Mizah silah gibi kullanılmamalıdır. Bu çirkin tavrı en başından beri açıkça kınıyor ve itham ediyoruz. Tarih önünde itham ediyoruz, insanlık önünde itham ediyoruz, vicdanlar önünde itham ediyoruz. Daha fazla nefretin yayılmasını sağlamaktan başka bir şey yapmayacak bu sorumsuzluğun dünya barışına yönelik büyük bir tehdit olduğunu da hatırlatmak istiyoruz. İyi niyetli tüm ikazları daha büyük hakaretlerle karşılayan Fransız yöneticileri ve bu saldırgan nefret söylemine ‘dur’ demeyerek doğrudan ve dolaylı rıza gösteren herkes ortaya çıkan vahim tablonun sorumlularıdır.

Fransa, geçmişte olduğu gibi bugün de büyük leke almak istemiyorsa, benim 122 yıl önce gösterdiğim cesareti göstermeli, ırkçılık ve nefret üreten bu bataklığın daha fazla koku üretmesine mani olmalıdır.

Basın özgürlüğü, inançları tahkir etmenin aracı olamaz. Dün Yahudilere, bugünse Müslümanlara yönelen bu nefret dalgasının Fransa’nın sahip olduğunu iddia ettiği değerleri yok etmesinden önce harekete geçmek zorundasınız. Recep Tayyip Erdoğan’a yöneltilen hakaretin asıl hedefinin kim olduğunu hepimiz biliyoruz. Asıl hedef İslam’dır. Buna, çirkin nefret söylemine direnme sorumluluğu Fransa’nın hırstan gözü dönmüş siyasetçilerine bırakılmayacak kadar değerlidir. Bu sorumluluk insanlık onurunu ayaklar altına almayacak, insanları dini inançlarına göre sınıflandırmayacak, ayrımcılık gütmeyecek tüm Fransızların omuzlarında yükselmelidir.

Bu tarihi günde sessiz kalan ve nefretin yayılmasına aracılık eden herkesi suçun ortağı olmakla itham ediyorum.” ifadelerini kullandı.
Demba'dan Fransızlar'a flaş Erdoğan cevabı!
Başakşehir'in Senegalli forveti Demba Ba, Cumurbaşkanı Erdoğan hakkında Fransız Le Parisien Gazetesi'ne tokat gibi cevaplar verdi.

Başakşehir'in yıldız golcüsü Demba Ba, Şampiyonlar Ligi'ndeki PSG maçı dolayısıyla Fransa'dan Le Parisien Gazetesi'ne bir röportaj verdi.

Çocukluğundan beri PSG'yi tuttuğunu söyleyen Demba Ba, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a karşı Avrupa'da haksız bir yaklaşım olduğunu belirtti.

İşte Demba Ba'nın sözleri;

"AVRUPA'NIN ANLATTIĞI VE BENİM GÖRDÜĞÜM ERDOĞAN ÇOK FARKLI"

Oynadığım kulübün değerlerinin farkında olmam da çok önemli. Batı'da söylendiği gibi Erdoğan bir diktatör olsaydı, Başakşehir sürekli şampiyon olurdu. Başkan Erdoğan'ın Başakşehir ile özel bir bağı var ancak herhangi bir şeye müdahalesi yok. Avrupa'nın anlattığı Erdoğan, benim gördüğüm Erdoğan değil. Ben ona karşı değilim.

Geçen sezon tarihteki ilk şampiyonluğumuzu kazandıktan sonra tekrar başlamak kolay olmadı. Geçen sezon çok uzun sürdü ve fazla ara olmadan başladık. Tekrar zirveye doğru gitmek için her şeyi yapıyoruz.

"ARKA MAHALLELERDE BÜYÜDÜM"

Çocukluğumda arka mahallelerde büyüdüm ve bu benim içgüdülerimi, dikkatimi geliştirdi. Alçakgönüllü bir aileden geliyorum. Hırs ve direnç benim bir parçam çünkü iniş çıkışlarla yaşayan bir insanım.

En azından 2 sezon daha oynayıp sonrasına bakmak istiyorum. Daha sonra kulüpte yöneticilik pozisyonunda olmayı arzuluyorum.

"BEŞİKTAŞ'TA İYİ OLACAK DEDİLER"

Çin'e gitmeden önce 3 ayda 3 teklifi reddetti çünkü gitmek istemiyordum. Çinliler vazgeçmedi ve Beşiktaş da çok iyi para kazanacaktı. Sonra Türkler bana, 'Senin için iyi olacak' dediler. Menajerim de hayatım boyunca bir daha böyle bir teklif almamın zor olduğunu belirtti. Sonunda imza attım ve yeni bir kültür öğrenirken, bacağımı kırana kadar 35 maçta 29 gol atarak harika bir istatistik yakaladım.

"NEFRET DÜNYASINDA YAŞIYORUZ"

Irkçılık bir futbol probleminin ötesinde, toplumların problemi. Dünyanın üst düzey yetkilileri onunla savaşmak için yeterince etkili değil. Nefret dünyasında yaşıyoruz. İnsanları yaptıkları şeyler için değerlendirmemiz lazım, oldukları kişi için değil. Oyuncular sorumluluk almalı ve ırkçılık durumunda 22 kişi sahadan ayrılmalı.

Umarım bu pandemi bir an önce sonra erer. Kişisel olarak evde çocuklarımla birlikte olduğum için garip şekilde hayatımın en güzel zamanlarından birini geçirdim ama umarım bir an önce biter. (Sporx