Bomba iddia: İmamoğlu'nun "İstiklal Madalyalı dedesi" de yalan....

İşte Mahmut Övür'ün "İmamoğlu ve İstiklal Madalyalı dedesi!" adlı köşe yazısının tamamı:

CHP'nin İstanbul Büyükşehir adayı Ekrem İmamoğlu'nun 31 Mart öncesi çok tanınmadığı halde kısa sürede bir kesimin "biat" ettiği "şeyh" mertebesine yükseltilmesi herkesi şaşırttı.
En başta da bu tespiti yapan o kesimin önemli isimlerinden yazar Nihat Genç'i;
"Laik ve çağdaş aydınlar hüsrana uğrattı beni. Bu adamlarla bir yere gidilmez. Daha 6 ayını doldurmadı, 3 ayda secde ettiler İmamoğlu'na." İmamoğlu ne dese itiraz eden yok. Yazarı, çizeri, sosyal demokratı, sosyalisti hatta PKK'lısı bile yere göğe koymuyor. Oysa ortada siyasi olarak söylediği elle tutulur bir önerisi yok. Trabzon ve Esenyurt konuşmalarını siyaseti bilen birileri oturup baştan sona izlese şaşırıp kalır. Ne İstanbul'un geleceğine ilişkin bir vizyon var, ne de küresel sürece yönelik bir analiz. Siyasi hatipliğiyle etkili olsa o da yok.
Ama o koca sosyoloji ona, herhalde çaresizlikten "biat" etmekte adeta yarışıyor. Bu yüzden de gerçekleri duymak bile istemiyorlar. En son VIP krizinde ağzını bozup valiye hakaret etmesine bile, Washington Portakal'ı Fatih Bey'in Fox Tv'de "Görüntüler var. Kulaklarımın ne duyduğunu ben biliyorum" açıklamasını yapmasa kimse inanmayacak.
O da bu yüzden o kadar rahat ki, arkasına aldığı bu biat etmiş kitlenin desteğiyle giderek agresifleşiyor ve "yalan" üzerine "yalan" söylemeyi sürdürüyor.



Önceki akşam da NTV ve Star ekranlarında milyonların gözü önünde Binali Yıldırım'la ilgili şu yalanı söyledi:
"Aldığım duyuma göre Binali Yıldırım İsmail Küçükkaya'dan soruları istemiş..." Bu duyum, anında hem Yıldırım hem de Küçükkaya tarafından yalanladığı halde ne geri adım attı, ne de özür diledi. İlginç bir siyasi vakayla karşı karşıyayız.
Herhalde "Ne kadar çok yalan söylersen o kadar inandırırsın" tezinin sahibi Nazi propaganda Bakanı Josehp Goebbels gibi bu da İmamoğlu'nun propaganda stratejisi.
Şunun şurasında seçime 10 gün kaldı. Bu saatten sonra İmamoğlu'nun değişeceğine ilişkin bir işaret yok. Böyle devam edecek.
Bu noktada, rol model aldığı İstiklal Madalyası sahibi Mevlüt Dedesi için yazdığı şu satırları hatırlatmak istiyorum:
"6 yaşıma kadar dedemin dizinden ayrılmadım. İstiklal gazisi Mevlüt İmamoğlu'nun torunu Hasan'ın ilk çocuğu Ekrem İmamoğlu olarak onun vicdanı, ahlakı, dünyaya bakışı, azmi ve kibirden uzak tavırları ile büyüdüm." Ortada bir terslik var. Ya dedesi için yazdıkları doğru değil ya da bugün yaptıkları.
Bütün bunları söyleyen biri nasıl olur da bu kadar kibirli davranır ve bu kadar rahat yalan söyleyebilir?
Son sözü de İmamoğlu'nun duyumu gibi biz de aldığımız bir "duyumla" noktalayalım. Memleketi Trabzon'daki yerel kaynaklardan aldığım duyuma göre İmamoğlu'nun İstiklal Madalyalı Mevlüt Dedesi'nin İstiklal Madalyası aldığına dair Genelkurmay'da herhangi bir kayıt yok.
Şimdi soralım gerçekten İstiklal Madalyası var mı yok mu?

Yalan çok! Cevap yok

Ordu Valisi'ne 'İt' diyerek ettiği küfrü 'Basit dedim' sözleriyle geçiştirmeye kalkışan CHP adayı, babasıyla birlikte yargılandığı 'nitelikli dolandırıcılık’ davasını da laf cambazlığıyla örtme telaşına düştü. 

İstanbul’da 23 Haziran’da düzenlenecek seçime günler kala, CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu, yalanlarıyla gündeme damga vurmaya devam ediyor. CHP adayı önceki akşam katıldığı televizyon programında, yalan üstüne yalan söyledi. Bunların arasında en çarpıcısı, devam eden hiçbir davası olmadığını söylemesi oldu. Oysa Ekrem İmamoğlu ve babası Hasan İmamoğlu, Beylikdüzü'nde yaptıkları “Beykonakları Projesi”nde kamuya ait malı “işgal” etmek ve hak sahiplerini de “dolandırmak” iddiasıyla yargılanıyor.

SORUŞTURMA EKSİK YÜRÜTÜLDÜ

İkili, değeri 20 milyon TL olan kamuya ait 3 bin metrekarelik yeşil alanı usulsüz bir biçimde projeye dahil ettirip villa yaptılar. Bu nedenle CHP adayı ve babası hakkında 2013 yılında, kamuya ait malı işgal etmek ve hak sahiplerini dolandırmak suçundan iddianame düzenlenerek dava açıldı. CHP adayı, 2013 yılında yerel mahkemeden beraat kararı aldı. Ancak soruşturmanın eksik yürütüldüğünü tespit eden Yargıtay, 2018 yılında, davanın yeniden görülmesine hükmetti. Baba-oğul İmamoğulları'nın Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde ‘nitelikli dolandırıcılık'tan yargılanması sürüyor. 

ÖFKEDEN DELİYE DÖNDÜ

Bu çok ciddi suçlamaya karşın CHP adayı katıldığı programda, ‘Hakkınızda halen ağır cezada devam eden bir dava var mı’ sorusuna öfkelenerek ve ‘Geçin’ yanıtını verdi. İmamoğlu ardından “5 yıllık belediye başkanlığı dönemimde hiçbir davam yok. Bahsettiğiniz konu, 2003 yılına ait iş hayatımla ilgili bir davadır” diyerek yalan söyledi. YSK’nın organize usülsüzlük ve oy hırsızlığı nedeniyle İstanbul seçimlerini iptal etmesinin ardından, mağdur rolünü oynayan CHP adayının maskesi çok çabuk düşmüştü. Bu olaylardan en çarpıcısı; Ordu Havalimanı’nda yasal hakkı bulunmamasına rağmen VIP geçişini kullanmaya çalışan İmamoğlu’nun, Ordu Valisi Seddar Yavuz’a yönelik “Valiniz itlik yapmıştır” sözleri olmuştu. İmamoğlu, büyük tepki çeken küfrü üzerine, “İt demedim, basit dedim” diyerek kıvırmaya çalışmış ancak VIP’te görevli 24 personel, savcılık ifadesinde hakareti doğrulamıştı.

KÜFRÜ KABUL EDİNCE CHP'LİLER LİNÇ ETTİ

CHP adayının Ordu Valisi'ne ettiği küfrün kasedi elinde olduğu halde ‘ev arkadaşı'nı korumak için kendine sansür uygulayan Fox Tv sunucusu CHP yandaşı Fatih Portakal, “Yayınlarsam RTÜK ceza keser” sözleriyle noktayı koydu. Çılgına dönen CHP'liler, düne kadar göklere çıkardıkları Portakal'ı, İmamoğlu'na zarar vermekle suçlayıp küfür, tehdit ve hakaret yağmuruna tuttu.

BU HESABA GÜN YETMİYOR

CHP adayı Ekrem İmamoğlu’nun yolsuzluklarına her geçen gün bir yenisi ekleniyor. İmamoğlu'nun 5 yıl başkanlığını yaptığı Beylikdüzü Belediyesi’nin 2018 yılı faaliyet raporunda, tek bir sinema salonunda, 5 bin 83 saat etkinlik yapıldığı yazıyor. Buna göre, her gün 14 seans gösterim yapılmış olması gerekiyor. Ancak her seansın ortalama 2 saat olduğu göz önüne alındığında gün yetmiyor.

Ordu Valisi'ne 'İt' diyerek ettiği küfrü 'Basit dedim' sözleriyle geçiştirmeye kalkışan CHP adayı, babasıyla birlikte yargılandığı 'nitelikli dolandırıcılık’ davasını da laf cambazlığıyla örtme telaşına düştü.