Ayça Pars’tan Adnan Oktar itirafı! "Oktar’a yönelik...

Ayça Pars'tan Adnan Oktar itirafı! "Oktar'a yönelik yapılan danslar çıplaklıktan öte......

Ayça Pars örgüt yapısını anlattı. Ayça Pars, Adnan Oktar’ın kendilerine “Bana itaat eden Allah’a itaat eder” dediğini, sorgulanmayacağını söylediğini, mini etek giyilmesini istediği gibi birçok detayı savunmasında ifade etti. Öte yandan Örgüte 1989 yılında girdiğini belirten Pars, "Bizim eskiden kıyafetlerimizin renkleri bile sayılıydı. Çekici olmayalım, hatlarımız belli olmasın diye erkek gömlekleri giyerdik. Oktar'ın talimatıyla kadınlar bu hale geldi.

25 Şubat 2020 - 16:55

'ın kediciklerinden  itirafçı oldu!

Giriş Tarihi: 26.2.2020  17:06Güncelleme Tarihi: 26.2.2020  17:07

'ın kediciği 'tan şoke eden açıklamalar: Aşkım demeyen dayak yiyordu

 suç örgütüne yönelik açılan davanın 57. duruşması etkinlik pişmanlık hükmünden yararlanan tutuksuz sanıkların savunmalarıyla başladı. Etkin pişmanlıktan yararlanan  örgüt yapısını anlattı. Pars, Adnan Oktar'ın kendilerine "Bana itaat eden Allah'a itaat eder" dediğini, sorgulanmayacağını söylediğini, mini etek giyilmesini istediği gibi birçok detayı savunmasında ifade etti. "Adnan Oktar'dan habersiz ben saçıma toka bile alamam'' diyen Ayça Pars, ''Biz eskiden 'hocam' diyorduk, sonra 'Adnan' dememizi istedi. En son da 'aşkım' demeyen dayak yiyordu. Zoraki bir şekilde herkesi alıştırdı'' diye konuştu. İşte son dakika ifadelerinin çarpıcı detayları...

Adnan Oktar'ın kediciği Ayça Pars'tan şoke eden açıklamalar: Aşkım demeyen dayak yiyordu

İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları karşısındaki duruşma salonlarında görülen davaya etkin pişmanlık hükmünden yararlanan 9 tutuksuz sanık ve taraf avukatları katıldı. Örgütün kapatılan televizyon kanalı A9 TV'nin reji sorumlusu sanık  örgütün yapısını anlattı.

''BANA İTAAT EDEN ALLAH'A İTAAT EDER''

Örgütten ayrılmak isteyenlere karşı örgütün yaptığı faaliyetleri anlatan Ayça Pars, "Oktar dağılmaya karşı iki kavram sundu. Birincisi Kuran'dandı 'Biz hak cemaatiz, bu yüzden bana itaat etmek zorundasınız. Bana itaat eden Allah'a, Peygamber'e itaat eder. Bana ihanet eden Allah'a peygambere ihanet eder' dedi. Bu şekilde örgütlenmeye başladılar. Biz de inandık. İkinci kavram ise münafık kavramıdır. Kuran'daki münafık kavramını göstererek ayrılan herkese münafık damgası vurdu. 'Örgütten ayrılan herkes münafıktır' dedi. Bugüne kadar örgütün bu halde olması ve hala böyle devam etmesinin en önemli sebebi bu iki kavramdır." dedi.

Ayça Pars'tan Adnan Oktar itirafı! Çıplaklıktan öte... suç örgütüne yönelik devam eden davada etkim pişmanlıktan yararlanan , örgüt yapısıyla ilgil her şeyi anlattı. Pars, Adnan Oktar’ın kendilerine “Bana itaat eden Allah’a itaat eder” dediğini, sorgulanmayacağını söylediğini, mini etek giyilmesini istediği gibi birçok detayı savunmasında ifade etti.

Adnan Oktar'ın kediciklerinden Ayça Pars itirafçı oldu!

 30. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları karşısındaki duruşma salonlarında görülen davaya etkin pişmanlık hükmünden yararlanan 9 tutuksuz sanık ve taraf avukatları katıldı. Örgütün kapatılan televizyon kanalı A9 TV'nin reji sorumlusu sanık  örgütün yapısını anlattı.

''BANA İTAAT EDEN ALLAH'A İTAAT EDER''
Örgütten ayrılmak isteyenlere karşı örgütün yaptığı faaliyetleri anlatan Ayça Pars, "Oktar dağılmaya karşı iki kavram sundu. Birincisi Kuran'dandı 'Biz hak cemaatiz, bu yüzden bana itaat etmek zorundasınız. Bana itaat eden Allah'a, Peygamber'e itaat eder. Bana ihanet eden Allah'a peygambere ihanet eder' dedi. Bu şekilde örgütlenmeye başladılar. Biz de inandık. İkinci kavram ise münafık kavramıdır. Kuran'daki münafık kavramını göstererek ayrılan herkese münafık damgası vurdu. 'Örgütten ayrılan herkes münafıktır' dedi. Bugüne kadar örgütün bu halde olması ve hala böyle devam etmesinin en önemli sebebi bu iki kavramdır." dedi.

Ayça Pars itirafçı oldu her şeyi anlattı: Adnan Oktar kadınlara dayak atar, saçlarını kestirirdi

Etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanan tutuksuz sanık Ayça Pars, Adnan Oktar davasında örgütün iç yüzünü anlattı.

İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısındaki salonda yapılan duruşmaya, dün verilen ara karar gereği aralarında örgüt elebaşı Adnan Oktar'ın da bulunduğu tutuklu sanıklar ile haklarında adli kontrol tedbiri bulunan tutuksuz sanıklar alınmadı. Salonda 9 tutuksuz sanık ile bazı müştekiler ve taraf avukatları hazır bulundu.

Duruşmada, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanan tutuksuz sanık Ayça Pars'ın savunması alındı.

Pars, daha önceki ifadelerini hür iradesiyle verdiğini belirterek, 1989 yılında 17 yaşında lise öğrencisiyken o zaman "cemaat" olarak bildiği birtakım insanlarla tanıştığını, bu kişilerle dini konularda konuştuğunu söyledi.

"AYRILAN HERKESE MÜNAFIK DAMGASI VURDU"

Bir süre sonra örgütleşmenin başladığını anlatan Pars, şöyle devam etti: "Bu arkadaş topluluğu içerisinden bir grup insan ayrılmak istedi. Adnan Oktar'ın söylediklerine karşı geldiler, ikilik oluştu. Bunlar ayrılınca Adnan Oktar bu örgütün dağılma ihtimaline karşı, Kuran'dan iki kavram ortaya attı. Biri imam kavramı. 'Biz Kuran'daki hak cemaatiyiz, ben de bu cemaatin imamıyım.' dedi. Kendisine karşı gelen kişilerin Allah'a karşı geldiğini söyledi. Her gün yaptığı telkinlerle bunu yerleşik kıldı. Biz de o zamanlar dini anlatımlarını dinlediğimiz için inanmaya başladık. İkinci kavramı ise münafıklıktı. 'Örgütten ayrılan kişiler İslam'ı bıraktıkları için münafık olurlar, ikiyüzlü olurlar.' dedi. Ayrılan herkese, münafık damgası vurdu. Örgütün hala bu şekilde devam etmesini sağlayan en önemli kavram budur. Münafıklığın cezası, öldürme, el ve ayakları çaprazlama kesme ve sürmedir. Türkiye Cumhuriyeti'nde diğer ikisi yapılmadığı için sürme kullanılır. Bu kapsamda örgütten ayrılanlara iftira kampanyası yapılır, insan içine çıkamaz hale getirilirdi. Bunu ibadet olarak yapıyorlar, yapınca kendilerini iyi hissediyorlar."

"BACILAR ÇALIŞMAZLAR"

Pars, örgütte "bacılar", "kız kardeşler", "erkek kardeşler" gibi sınıflandırmaların olduğunu aktararak, "Cemaatin bir fonu var. Bunun imamı Alev Babuna'dır. Büyük alımlarda, Adnan Oktar’dan teyit alınır. Evlerin masrafları fondan karşılanır. Bacılar çalışmazlar. Masraflar, erkek grubundan gelen paralarla karşılanır. Çalışan bacılar grubu vardır. Hatta içi çalışır, hafta sonu gelir, nöbet tutar giderler. Bacılar grubunun evlerden tek çıkma durumu yoktur. Birkaç kişi haricinde yanında şahit olmadan dışarı çıkamaz. Herkes herkesin şahidi olmaz. Onun bile sınıflandırılması vardır. Örgüt içinde gezmeye çıkma diye bir şey yok. Sadece zaruri ihtiyaçlar için çıkılır. Ailenize gitmek için izin aldığınızda, 2 saati geçti mesela 3 saat kaldınız, hemen Adnan Oktar'a söylerler. Çok sıkı örgülü bir mekanizma burası." diye konuştu.

Ayça Pars, Adnan Oktar’dan habersiz kafasına toka bile alamadığını, örgüttekilerin kendi isteğiyle gayrimenkul almasının mümkün olmadığını, alınan evlerin tedbir amaçlı birkaç kişinin üzerine hisseli olarak yapıldığını belirtti.

"KADINLAR NOT YAZARKEN 'AŞKIM' VE 'SEVGİLİM' DİYE BAŞLAMAK ZORUNDADIR"

Adnan Oktar'ın insanların konuşmasından sıkıldığını dile getiren Pars, "Dinlemeye tahammülü yoktur. 'Yazılı ver, yazılı ver.' derdi. İnsanlar o yüzden Oktar'a yazılı not verir. Adnan Oktar’ın gözde gördüğü kızlar kendisiyle konuşabilir. Kadınlar not yazarken 'aşkım' ve 'sevgilim' diye başlamak zorundadır. Yoksa Adnan Oktar kızar, cezalandırırdı. Ben A9 TV'de rejiye ve yayın akışına bakardım. Yayın akışını bile Adnan Oktar belirlerdi. Alınacak kameralara, ışıkların nereye konacağına kendisi karar verirdi. Yayında genç gözükmek ister, ışığını ona göre ayarlatır, 'Pırıl pırılım.' derdi. Orası bağımsız bir kanal değil, orası Adnan Oktar’ın kanalı." ifadelerini kullandı.

"İMAM NİKAHINA KARŞI GELENLER CEZALANDIRILDI"

Pars, örgütteki evliliklerin gerçek olmadığını, evli kişilerin evlilik hayatı yaşamadığını, aynı evde dahi kalmadıklarını belirterek, "Örgütten ayrılanlar olmaya başlayınca, bu kişilere, ailesinden koparmak için kağıt üzerinde evlilikler yaptırıldı. Bunlar gerçek evlilikler değildir. Mirasını ailesine kaptırmamak için. Suni evlilik fotoları çekildi. Öyle ki bu fotoğraflarda bile karı kocaların göz göze geldiğini göremezsiniz. İmamlar Adnan Oktar’a teklifler sunar. Şu kişiye miras kalacak, şununla evlendirelim gibi. Bizi ilk zamanlarda Adnan Oktar ile imam nikahı ile evlendirdiler. 'Adnan Oktar’dan ayrılırsam başka kimseyle evlenmeyeceğim.' diye yemin ettirildi. İmam nikahına karşı gelenler cezalandırıldı." dedi.

"KADINLARA DAYAK ATAR, SAÇLARINI KESTİRİRDİ"

Kadınlarla fiziksel ve psikolojik şiddet iddiasına ilişkin anlatımlarda bulunan Pars, "Bu şiddet eylemlerini bizzat çok gördüm. Bu sistematik bir şeydir, 95’li yıllarda başladı. Kadınların hepsine karşı, dayak atar, saçlarını kestirirdi. 'Bakışların teslimiyetli değil, sesin yetersiz.' deyip kafalarını yere bastırırdı. Bazen gücü yetmezdi, ayağıyla bastırırdı. O zaten rahat rahat yemek yer, kız önünde oturur, Oktar kızın kafasına yemek döker, saçını yolar... Bana da tokat atmıştı. Hep hakaretvari konuşur, zaten başka türlü konuşmaz. Küçük düşürücüdür." diye konuştu.

Pars, örgüte operasyon yapılacağını önceden duyduklarını, bu nedenle örgüt içindeki birçok kişinin bilgisayar hard disklerini değiştirdiğini, diğerlerinin format attığını, arka plan temizlik programları kurduklarını söyledi.

Örgütteki kişilerin ailelerinin iftiralarla küçük düşürüldüğünü anlatan Pars, "Öz çocukları tarafından ailelerine karşı iftira attırıldı. Ailelerin tek yapmak istediği, çocuklarını görmekti. Ailelere yapılan bütün karalamalara, iftiralara şahit oldum." dedi.

"DEVLETİN BENİ KORUMASINI İSTİYORUM"

Pars, mahkeme başkanı Mehmet Galip Perk'in "Bunca yıl neden bu örgütten ayrılmadınız?" sorusuna da "Bugüne kadar örgütten ayrılan, ayrılmaya teşebbüs eden herkes için iftira ve karalama kampanyası yapıldı. Ben çıktığımda münafık olacaktım. Bundan dolayı vicdani muhasebe var, ikincisi örgütün diğerlerine yaptıkları var. İki kere dava açıldı haklarında, bundan sıyrıldılar. Benim hayatımı bitireceklerine yüzde yüz emindim. Ben tahliye olduktan sonra devlet bu kadar yakalarındayken bile hakkımda yüzlerce karalama ve iftira kampanyası yaptılar. Görüntülerimi capsleyip yayınladılar. Videolar hazırladılar. Şeytana uyduğumu söylediler. İfademizi geri çekmemiz için internetten baskı yapıyorlar, hakkımda yüzlerce dava açacaklarını söylüyorlar. Bu mahkeme bittiğinde, devletin beni korumasını istiyorum." yanıtını verdi.

"MÜNAFIK OLMAKTAN KORKTUM"

Oktar’ın emriyle Boğaziçi Üniversitesi Matematik Bölümünü 4. sınıfta ailesinden habersiz bıraktığını söyleyen Pars, "Çok parlak bir öğrenciydim. Gruba maddi gelir sağlamam istendi. Çeşitli işlere sokuldum. Maaş kartımı Alev Babuna'ya verdim. Ailemden uzaklaştırıldım. Adnan Oktar, ailelerin bizi İslam'dan uzaklaştırmaya çalışan müşrikler olduğunu söylüyordu. Ailene karşı sevgi beslersen, bunu iman zafiyeti olarak görür. Hiçbir bayramda ailemin yanına gidip ellerini öpemedim. Özel günlerde özellikle göndermezdi. Ablam da örgüt içindeydi. Ablam örgütten ayrıldı. Münafık olduğu için 15 yıl görüştürülmedim ablamla. Kendi öz yeğenlerimi göremedim. Bu süre içinde münafık olmaktan korktum." diye konuştu.

Pars, örgüte katıldığı ilk yıllara değinerek, "Eskiden hatlarımız belli olmasın diye yakası kapalı dizimize kadar uzun erkek gömlekleri giyerdik. Saçımızı tepeden toplardık. Siyah, kahverengi, lacivert, gri giyerdik. Kırmızı bile giymezdik. Televizyon kanalı açılınca kadınlar açıldı, sosyal medyada birbirlerinden daha açık fotoğraflar paylaşmaya başladılar. Danslar, müstehcenlikler benim ağırıma gitti. Adnan Oktar, kadınlar kendisini çok seviyor imajı yaratmaya çalıştı. Biz eskiden kendisine 'Hocam' derdik. 'Aşkım', 'sevgilim' dedirtmeye başladı. Demeyeni dövüyordu." dedi.

"BERAATİME KARAR VERİLMESİNİ İSTİYORUM"

Savunmasını, şimdiki yaşantısından bahsederek tamamlayan Pars, şunları söyledi: "Cezaevine girince, ilk defa kendimi özgür hissettim. Beni arayacak, bana hakaret edecek, emir verecek kimse yoktu. Korktuğum için çıktığını söyleyenler var, bunları okudum. Orası öyle bir yer değildi. Çıktıktan sonra Boğaziçi Üniversitesi'ndeki eğitimime afla geri döndüm ve tamamladım, diplomamı aldım. Şimdi yüksek lisansa hazırlanıyorum, ALES sınavına girdim. Yeminli tercüman oldum. Toplumdan koptuğum için mesleki eğitimlere katıldım. Çeviri yaparak, namusumla kendi hayatımı devam ettirmeye çalışıyorum. Öğretmen olarak devam etmek, çocuklara nelere kapılmamalarını öğretmek için çalışmalar yapmak istiyorum. Hakkımdaki karalama kampanyalarına devam edeceklerdir. Bizi bunlardan kurtarın istiyorum. Ben ağır psikolojik zamanlar yaşadım. 'İslam'a hizmet' diye emeğim, vicdanım, inancım sömürüldü. Evlenme, aile olma, kariyer sahibi olma hakkım elimden alındı. 30 yılım orada geçti. Devletimize minnettarım. Normal bir Türk vatandaşı olarak yaşamak istiyorum. Beraatime karar verilmesini istiyorum."

Adnan Oktar'ın kediciği Ayça Pars'tan şoke eden açıklamalar: Aşkım demeyen dayak yiyordu.''BACILAR VE KARDEŞLER GRUBU KURULDU''
Oktar'ın hiyerarşik bir yapı oluşturduğunu ifade eden Pars, "5. ve 6. gruptakiler örgüte karşı gelenlerdi. Birinci grup tebliğ grubuydu. 2000 yılı sonrasında gruplar çok karıştı. Erkek kız ayrımı diye gruplar oluştu, 'Bacılar' ve 'Kardeşler' grubunu oluşturdu. Bizim kardeşler grubuyla görüşmemizi yasakladı. İzinli birkaç kişi zaruri işlerde telefonla görüşebiliyordu. Bunlar Oktar'ın emriyle oluyordu. Oktar'ın emri olmadan hiçbir şey yapılmıyordu. İmam bacılar, Oktar'a rapor veriyordu." şeklinde konuştu.

''OKTAR'DAN HABERSİZ SAÇIMA TOKA BİLE ALAMAM''
Ayça Pars, savunmasında cemaatin fonu olduğunu ve fonun başında Alev Babuna olduğunu ifade etti. Bacılar isimli kadınlardan oluşan grup üyelerinin tek başına dışarı çıkamayacağını dile getiren Pars, 'ın emriyle örgüt üyelerinin sadece zorunlu işlerini yapmak için dışarı çıkabildiklerini öne sürdü.

Mahkeme Başkanı Mehmet Galip Perk, örgüt üyelerine ait evleri sorunca Pars, "Adnan Oktar'dan habersiz ben saçıma toka bile alamam. Böyle bir ağ vardır. Gayrimenkul almak vesaire böyle bir şey mümkün değil. Tek kişi üzerine ev alınmaz zaten. Adnan Oktar 'Şunların üzerine ev yapın der' onun üzerine ev yapılır. Bizim üzerimize bir araba yapabilirler fakat evi birkaç kişi üzerine yaparlar." cevabını verdi.

''MAAŞ KARTLARIMIZ ALEV BABUNA'DAYDI''
Pars, Boğaziçi Üniversitesi'nde Matematik Bölümü okuduğunu belirterek, "4. sınıfta Adnan Oktar'ın emriyle okulu bıraktım. Bizim toplumla bağımızı koparmaya çalışıyorlardı. Okulu bıraktığımı aileme söyleyemedim, ömürleri boyunca beni okutmuşlardı. Aslında çok parlak bir öğrenciydim. Örgütsel faaliyetlere girdim. Sadece tercümeler ve araştırmalar yaptım. Maddi gelir sağlamak için çeşitli işe girdim, maaş kartım Alev Babuna'daydı. Maaşımı Alev Babuna alıyordu. Herkesin kartı Babuna'daydı. Son zamanlarda kartları Pelin Akçalı almaya başladı." dedi.

''ÖNCE 'ADNAN' SONRA 'AŞKIM' DEMEMİZİ İSTEDİ''
Örgüte 1989 yılında girdiğini belirten Pars, "Bizim eskiden kıyafetlerimizin renkleri bile sayılıydı. Çekici olmayalım, hatlarımız belli olmasın diye erkek gömlekleri giyerdik. Oktar'ın talimatıyla kadınlar bu hale geldi. Adnan Oktar'a yönelik yapılan danslar vesaire çıplaklıktan öte müstehcendi. Sebebi Oktar'ın ilgi odağı olarak gösterilmek istenmesiydi. Biz eskiden 'hocam' diyorduk, sonra 'Adnan' dememizi istedi. En son da 'aşkım' demeyen dayak yiyordu. Zoraki bir şekilde herkesi alıştırdı. O pozların yanında ayet paylaşıp da 'İslam'da kadın böyle olur' demelerini ben kabul edemedim." dedi.

''MİRASI ÖRGÜTE KAYDIRMAK İÇİN SAHTE EVLİLİK YAPTILAR''
Adnan Oktar'la kadınların yazı yoluyla iletişime geçtiğini aktaran Pars, "Oktar genelde kimseyi dinlemezdi. Bayanlar yazı yazarken mutlaka 'Aşkım' ya da 'Sevgilim' kelimesini kullanmak zorundadır. Eğer yazmazlarsa Oktar, 'Neden böyle soğuk mektup yazıyorsun' diye kızardı." dedi.

Pars savunmasında Oktar'ın imam nikahı olan herkesin boşanmasını istediğini belirterek "Çeşitli durumlardan dolayı ailesinden kopartılan kişiler örgüttekilerle evlendirildiler. Bunlar hiçbir şekilde bir araya gelmediler. Tamamen kağıt üstünde bir evlilikti. Mirasını ailesine kaptırmayıp örgüte kaydırmak için böyle bir şey yaptılar. Gerçekçi olması için suni düğün fotoğrafları çekildi. Normalde göz göze gelmesi gerekiyorken fotoğraflarda birbirlerinin alınlarına bakıyorlardı. Telefon görüşmesi bile aralarında yasaktı." şeklinde konuştu.

''ERKEKLER SİLAHLA NÖBET TUTARDI''
Pars savunmasını şu şekilde sürdürdü:
"Hem bayanlarda hem de erkeklerde düzenli nöbet sistemi vardır. Dragos'taki villada Adnan Oktar uyurken dışarıdan gelen gruplar nöbet tutarlardı. Erkeklerde 'Nöbetçi kardeş' diye bir tabir vardır. Silahlı olarak nöbet tutarlardı. Mutlaka silahlı bir kardeş olurdu. Silahlı olan kişi orayı terk edemezdi.

''OPERASYON OLACAK DİYE BİLGİSAYARLARA FORMAT ATTILAR''
Bilgisayarlara format atılmasını da anlatan Pars, "Serap Akıncıoğlu tüm bilgisayar işlerini yapan kişiydi, hatta Seda Bozkurt adını kullanır. Ara ara operasyon olacak diye haber geliyordu bize ve formatlar atıldı. Önemli kişiler harddisklerini tamamen değiştiriyordu. Herkesin bilgisayarını dolaşarak arka plan temizliği yapıldı. Örgütteki kişilerin ailelerine genelde cinsel içerikli iftiralar atılıp küçük düşürülürdü. Aileler çocuklarını görmek istiyordu ama örgüt izin vermiyordu. Adnan Oktar ailelerine hakaret ettiriyordu çocuklarına." dedi.

''OKTAR NE DERSE O OLUR''
Pars televizyon programlarıyla ilgili ise şunları dile getirdi:
"Oktar bazı kişiler için yayında bacaklarını açarak oturmasını ya da iç çamaşırı giymemesini istedi. Belli bir tarihten sonra bayanlar yayına çıkmamaya başladı. Hiç kimseyi göstermediğim için bayanlar o şekilde duruyorlardı. Örgüt içerisinde tüm mal varlığı Adnan Oktar'ın kontrolündeydi. Kim saçını hangi renge boyattı, ne yaptı hepsi kurallıdır. Evde kimin kalacağını söyleyen Oktar'dır. O ne derse o olur."

''BEN DEVLETE SIĞINDIM''
Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanıp tahliye olunca örgüt mensuplarının kendine baskı yaptığını iddia eden Pars, "Devlet bu örgütün yakasındayken örgüt bunları yapabiliyorsa mahkeme bittiğinde ne olacak ben bilmiyorum. Ben devlete sığındım, devletin beni korumasını istiyorum." diye konuştu.

''CEZAEVİNDE ÖZGÜR HİSSETTİM''
Örgütün kendilerine çok baskı yaptığını ifade eden Pars sözlerini şu şekilde sonlandırdı:
"Cezaevine girince kendimi özgür hissettim. Orada bir sistem yoktu, beni arayan yoktu. Çok rahattı. Orası gerçekten rahattı. Daha önce kaldığımız yerde sürekli bir baskı, tehdit vardı. Cezaevine girince ailemde ilk görüşmemle bana bir avukat bulun 'Ben etkin pişmanlıktan yararlanacağım'. Cahil diyeceğiniz bir kesimden gelmedim. Bunun örnek olması için her şeyi tüm samimiyetimle anlattım. Beraatimi talep ediyorum."

Duruşma sanık savunmalarının alınmasıyla devam ediyor.Adnan Oktar'ın kediciklerinden Ayça Pars itirafçı oldu!

Ayça Pars'tan Adnan Oktar itirafı! "Oktar'a yönelik yapılan danslar çıplaklıktan öte..."

Adnan Oktar suç örgütüne yönelik açılan davanın 57. duruşması etkinlik pişmanlık hükmünden yararlanan tutuksuz sanıkların savunmalarıyla bugün devam etti. Etkin pişmanlıktan yararlanan Ayça Pars örgüt yapısını anlattı. Ayça Pars, Adnan Oktar’ın kendilerine “Bana itaat eden Allah’a itaat eder” dediğini, sorgulanmayacağını söylediğini, mini etek giyilmesini istediği gibi birçok detayı savunmasında ifade etti. Öte yandan Örgüte 1989 yılında girdiğini belirten Pars, "Bizim eskiden kıyafetlerimizin renkleri bile sayılıydı. Çekici olmayalım, hatlarımız belli olmasın diye erkek gömlekleri giyerdik. Oktar'ın talimatıyla kadınlar bu hale geldi. Adnan Oktar'a yönelik yapılan danslar vesaire çıplaklıktan öte müstehcendi. Sebebi Oktar'ın ilgi odağı olarak gösterilmek istenmesiydi." ifadelerine yer verdi.

AYÇA PARS'TAN ADNAN OKTAR İTİRAFI! ÇIPLAKLIKTAN ÖTE...İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları karşısındaki duruşma salonlarında görülen davaya etkin pişmanlık hükmünden yararlanan 9 tutuksuz sanık ve taraf avukatları katıldı. Örgütün kapatılan televizyon kanalı A9 TV'nin reji sorumlusu sanık Ayça Pars örgütün yapısını anlattı.

''BANA İTAAT EDEN ALLAH'A İTAAT EDER''

Örgütten ayrılmak isteyenlere karşı örgütün yaptığı faaliyetleri anlatan Ayça Pars, "Oktar dağılmaya karşı iki kavram sundu. Birincisi Kuran'dandı 'Biz hak cemaatiz, bu yüzden bana itaat etmek zorundasınız. Bana itaat eden Allah'a, Peygamber'e itaat eder. Bana ihanet eden Allah'a peygambere ihanet eder' dedi. Bu şekilde örgütlenmeye başladılar. Biz de inandık. İkinci kavram ise münafık kavramıdır. Kuran'daki münafık kavramını göstererek ayrılan herkese münafık damgası vurdu. 'Örgütten ayrılan herkes münafıktır' dedi. Bugüne kadar örgütün bu halde olması ve hala böyle devam etmesinin en önemli sebebi bu iki kavramdır." dedi.



''BACILAR VE KARDEŞLER GRUBU KURULDU''

Oktar'ın hiyerarşik bir yapı oluşturduğunu ifade eden Pars, "5. ve 6. gruptakiler örgüte karşı gelenlerdi. Birinci grup tebliğ grubuydu. 2000 yılı sonrasında gruplar çok karıştı. Erkek kız ayrımı diye gruplar oluştu, 'Bacılar' ve 'Kardeşler' grubunu oluşturdu. Bizim kardeşler grubuyla görüşmemizi yasakladı. İzinli birkaç kişi zaruri işlerde telefonla görüşebiliyordu. Bunlar Oktar'ın emriyle oluyordu. Oktar'ın emri olmadan hiçbir şey yapılmıyordu. İmam bacılar, Oktar'a rapor veriyordu." şeklinde konuştu.



''OKTAR'DAN HABERSİZ SAÇIMA TOKA BİLE ALAMAM''

Ayça Pars, savunmasında cemaatin fonu olduğunu ve fonun başında Alev Babuna olduğunu ifade etti. Bacılar isimli kadınlardan oluşan grup üyelerinin tek başına dışarı çıkamayacağını dile getiren Pars, Adnan Oktar'ın emriyle örgüt üyelerinin sadece zorunlu işlerini yapmak için dışarı çıkabildiklerini öne sürdü.

Mahkeme Başkanı Mehmet Galip Perk, örgüt üyelerine ait evleri sorunca Pars, "Adnan Oktar'dan habersiz ben saçıma toka bile alamam. Böyle bir ağ vardır. Gayrimenkul almak vesaire böyle bir şey mümkün değil. Tek kişi üzerine ev alınmaz zaten. Adnan Oktar 'Şunların üzerine ev yapın der' onun üzerine ev yapılır. Bizim üzerimize bir araba yapabilirler fakat evi birkaç kişi üzerine yaparlar." cevabını verdi.

''MAAŞ KARTLARIMIZ ALEV BABUNA'DAYDI''

Pars, Boğaziçi Üniversitesi'nde Matematik Bölümü okuduğunu belirterek, "4. sınıfta Adnan Oktar'ın emriyle okulu bıraktım. Bizim toplumla bağımızı koparmaya çalışıyorlardı. Okulu bıraktığımı aileme söyleyemedim, ömürleri boyunca beni okutmuşlardı. Aslında çok parlak bir öğrenciydim. Örgütsel faaliyetlere girdim. Sadece tercümeler ve araştırmalar yaptım. Maddi gelir sağlamak için çeşitli işe girdim, maaş kartım Alev Babuna'daydı. Maaşımı Alev Babuna alıyordu. Herkesin kartı Babuna'daydı. Son zamanlarda kartları Pelin Akçalı almaya başladı." dedi.

''ÖNCE 'ADNAN' SONRA 'AŞKIM' DEMEMİZİ İSTEDİ''

Örgüte 1989 yılında girdiğini belirten Pars, "Bizim eskiden kıyafetlerimizin renkleri bile sayılıydı. Çekici olmayalım, hatlarımız belli olmasın diye erkek gömlekleri giyerdik. Oktar'ın talimatıyla kadınlar bu hale geldi. Adnan Oktar'a yönelik yapılan danslar vesaire çıplaklıktan öte müstehcendi. Sebebi Oktar'ın ilgi odağı olarak gösterilmek istenmesiydi. Biz eskiden 'hocam' diyorduk, sonra 'Adnan' dememizi istedi. En son da 'aşkım' demeyen dayak yiyordu. Zoraki bir şekilde herkesi alıştırdı. O pozların yanında ayet paylaşıp da 'İslam'da kadın böyle olur' demelerini ben kabul edemedim." dedi.

''MİRASI ÖRGÜTE KAYDIRMAK İÇİN SAHTE EVLİLİK YAPTILAR''

Adnan Oktar'la kadınların yazı yoluyla iletişime geçtiğini aktaran Pars, "Oktar genelde kimseyi dinlemezdi. Bayanlar yazı yazarken mutlaka 'Aşkım' ya da 'Sevgilim' kelimesini kullanmak zorundadır. Eğer yazmazlarsa Oktar, 'Neden böyle soğuk mektup yazıyorsun' diye kızardı." dedi.

Pars savunmasında Oktar'ın imam nikahı olan herkesin boşanmasını istediğini belirterek "Çeşitli durumlardan dolayı ailesinden kopartılan kişiler örgüttekilerle evlendirildiler. Bunlar hiçbir şekilde bir araya gelmediler. Tamamen kağıt üstünde bir evlilikti. Mirasını ailesine kaptırmayıp örgüte kaydırmak için böyle bir şey yaptılar. Gerçekçi olması için suni düğün fotoğrafları çekildi. Normalde göz göze gelmesi gerekiyorken fotoğraflarda birbirlerinin alınlarına bakıyorlardı. Telefon görüşmesi bile aralarında yasaktı." şeklinde konuştu.

''ERKEKLER SİLAHLA NÖBET TUTARDI''

Pars savunmasını şu şekilde sürdürdü:

"Hem bayanlarda hem de erkeklerde düzenli nöbet sistemi vardır. Dragos'taki villada Adnan Oktar uyurken dışarıdan gelen gruplar nöbet tutarlardı. Erkeklerde 'Nöbetçi kardeş' diye bir tabir vardır. Silahlı olarak nöbet tutarlardı. Mutlaka silahlı bir kardeş olurdu. Silahlı olan kişi orayı terk edemezdi.

''OPERASYON OLACAK DİYE BİLGİSAYARLARA FORMAT ATTILAR''

Bilgisayarlara format atılmasını da anlatan Pars, "Serap Akıncıoğlu tüm bilgisayar işlerini yapan kişiydi, hatta Seda Bozkurt adını kullanır. Ara ara operasyon olacak diye haber geliyordu bize ve formatlar atıldı. Önemli kişiler harddisklerini tamamen değiştiriyordu. Herkesin bilgisayarını dolaşarak arka plan temizliği yapıldı. Örgütteki kişilerin ailelerine genelde cinsel içerikli iftiralar atılıp küçük düşürülürdü. Aileler çocuklarını görmek istiyordu ama örgüt izin vermiyordu. Adnan Oktar ailelerine hakaret ettiriyordu çocuklarına." dedi.

''OKTAR NE DERSE O OLUR''

Pars televizyon programlarıyla ilgili ise şunları dile getirdi:

"Oktar bazı kişiler için yayında bacaklarını açarak oturmasını ya da iç çamaşırı giymemesini istedi. Belli bir tarihten sonra bayanlar yayına çıkmamaya başladı. Hiç kimseyi göstermediğim için bayanlar o şekilde duruyorlardı. Örgüt içerisinde tüm mal varlığı Adnan Oktar'ın kontrolündeydi. Kim saçını hangi renge boyattı, ne yaptı hepsi kurallıdır. Evde kimin kalacağını söyleyen Oktar'dır. O ne derse o olur."

''BEN DEVLETE SIĞINDIM''

Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanıp tahliye olunca örgüt mensuplarının kendine baskı yaptığını iddia eden Pars, "Devlet bu örgütün yakasındayken örgüt bunları yapabiliyorsa mahkeme bittiğinde ne olacak ben bilmiyorum. Ben devlete sığındım, devletin beni korumasını istiyorum." diye konuştu.

''CEZAEVİNDE ÖZGÜR HİSSETTİM''

Örgütün kendilerine çok baskı yaptığını ifade eden Pars sözlerini şu şekilde sonlandırdı:

"Cezaevine girince kendimi özgür hissettim. Orada bir sistem yoktu, beni arayan yoktu. Çok rahattı. Orası gerçekten rahattı. Daha önce kaldığımız yerde sürekli bir baskı, tehdit vardı. Cezaevine girince ailemde ilk görüşmemle bana bir avukat bulun 'Ben etkin pişmanlıktan yararlanacağım'. Cahil diyeceğiniz bir kesimden gelmedim. Bunun örnek olması için her şeyi tüm samimiyetimle anlattım. Beraatimi talep ediyorum."

Bu haber 201463 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
Tanzanya ile ticarette hedef 1 milyar dolar! Başkan Erdoğan'dan Batı'ya Gazze çağrısı: İran'a tek ses olanlar şimdi İsrail'e dur demeli
Tanzanya ile ticarette hedef 1 milyar dolar! Başkan Erdoğan'dan...
Tanzanya ile ticarette hedef 1 milyar dolar! Başkan Erdoğan'dan Batı'ya Gazze çağrısı: İran'a tek ses olanlar şimdi İsrail'e dur demeli
Tanzanya ile ticarette hedef 1 milyar dolar! Başkan Erdoğan'dan...