Son dakika... Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Pakistan Başbakanı Şerif ile kritik görüşme
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Erdoğan görüşmede, Türkiye'nin Pakistan ile dayanışmasını ifade ederken, saldırıda şehit olan Pakistanlılara Allah'tan rahmet, yaralılara da şifa diledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin gerilimin tırmanmasını önlemek için elinden geleni yapmaya hazır olduğunu ifade etti.
Başkan Erdoğan'dan Şahbaz Şerif ile önemli temas! Destek mesajı: Türkiye elinden geleni yapmaya hazır
Giriş:07.05.2025 19:43 Son Güncelleme:08.05.2025 00:25
Başkan Erdoğan Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif ile görüştü
Cumhurbaşkanı Erdoğan Pakistan Başbakanı Şerif ile görüştü: Türkiye elinden geleni yapmaya hazır
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pakistan Başbakanı Şerif ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Görüşmede Hindistan ve Pakistan arasındaki gerilim, 6 Mayıs gecesi gerçekleşen saldırı ve güncel gelişmeler ele alındı.
Görüşmede Hindistan ve Pakistan arasındaki gerilim, 6 Mayıs gecesi gerçekleşen saldırı ve güncel gelişmeler ele alındı.
ŞEHİT OLANLARA RAHMET
Başkan Erdoğan görüşmede, Türkiye'nin Pakistan ile dayanışmasını ifade ederken, saldırıda şehit olan Pakistanlılara Allah'tan rahmet, yaralılara da şifa diledi.
"TÜRKİYE ELİNDEN GELENİ YAPMAYA HAZIR"
Başkan, Türkiye'nin, Pakistan'ın bu süreçteki soğukkanlı ve itidalli politikasını desteklediğini, Cammu-Keşmir'deki terör saldırısına ilişkin tarafsız, şeffaf ve güvenilir bir uluslararası soruşturma yürütülmesi teklifinin isabetli olduğunu belirtti.
Erdoğan, Türkiye'nin gerilimin tırmanmasını önlemek için elinden geleni yapmaya hazır olduğunu, bu konuda diplomatik temasların sürdürüleceğini ifade etti.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi.
Görüşmede Hindistan ve Pakistan arasındaki gerilim, 6 Mayıs gecesi gerçekleşen saldırı ve güncel gelişmeler ele alındı.
Başkan Erdoğan Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif ile görüştü
BAŞKAN ERDOĞAN'DAN TAZİYE
Başkan Erdoğan görüşmede, Türkiye'nin Pakistan ile dayanışmasını ifade ederken, saldırıda şehit olan Pakistanlılara Allah'tan rahmet, yaralılara da şifa diledi.
TERÖR SALDIRISI ARAŞTIRILSIN
Erdoğan, Türkiye'nin, Pakistan'ın bu süreçteki soğukkanlı ve itidalli politikasını desteklediğini, Cammu-Keşmir'deki terör saldırısına ilişkin tarafsız, şeffaf ve güvenilir bir uluslararası soruşturma yürütülmesi teklifinin isabetli olduğunu belirtti.
TÜRKİYE ELİNDEN GELENİ YAPMAYA HAZIR
Başkan Erdoğan, Türkiye'nin gerilimin tırmanmasını önlemek için elinden geleni yapmaya hazır olduğunu, bu konuda diplomatik temasların sürdürüleceğini ifade etti.
Güncelleme Tarihi: Mayıs 07, 2025 14:08
Derleyen: Sevin Turan Fotoğraflar: Alamy ve AP
Hindistan Pakistan savaşı, pek çok ülke basınının yakın takibinde yer alıyor. Hindistan ordusunun, Pakistan ve Pakistan'a bağlı Azad Keşmir bölgesindeki "hedeflere" yönelik askeri operasyonu Asya'da tansiyonu yükseltip yeni bir savaş endişesini beraberinde getirdi. Bu son olay, uzun yıllardır devam eden gerginlikler zincirinin son halkası oldu.
Hindistan'ın kontrolündeki Cammu Keşmir'in Pahalgam bölgesinde silahlı kişilerin 22 Nisan'da turistlere ateş açması sonucu 26 kişi hayatını kaybetmiş, çok sayıda kişi yaralanmıştı. Hindistan yönetimi, saldırıyla ilgili olarak isim vermeden Pakistan'ı suçlamıştı. Pakistan ise suçlamaları kesin bir dille reddederek yapılacak uluslararası bir soruşturmayla iş birliğine hazır olduklarını bildirmişti.
Tarafların karşılıklı hamleleri gerginliği artırırken Hindistan'ın bugün erken saatlerde Pakistan'daki "hedeflere" düzenlediği ve çok sayıda can kaybına yol açan füze saldırıları, uzun zamandır çatışma halinde olan nükleer silah sahibi iki ülkeyi bir kez daha savaşın eşiğine getirdi.
Ancak Hindistan ve Pakistan arasındaki Keşmir konulu gerginlik yeni bir olay değil. İki ülkenin bağımsızlığını elde ettiği 1947 yılından bu yana süren kriz, zaman zaman alevleniyor zaman zaman ise yerini normalleşme adımlarına bırakıyor. Gelin Keşmir'in geçmişine ve burada yaşananların tarihine biraz daha yakından bakalım...
1947: ENDİŞE VERİCİ BİR BAŞLANGIÇ
Keşmir bölgesi üzerindeki çekişme, Hindistan ile Pakistan'ın ayrıldığı günden bu yana devam ediyor.
1947 yılında Britanya, eski kolonisi olan Hindistan'ı iki ülkeye ayırdı: Müslüman çoğunluğun olduğu ülke Pakistan asını alırken, Hindu çoğunluğun olduğu ülke Hindistan adıyla kaldı. Ancak iki ülkenin ortasında kalan ve Himalaya Dağları'nda bir vadi olan Keşmir'in durumu karara bağlanmadı.
Birkaç ay içinde hem Hindistan hem de Pakistan Keşmir üzerinde hak iddia edince askeri çatışmalar başladı. Keşmir'in Hindu hükümdarı Mihrace Hari Singh başta egemenlik hakkından feragat etmeyi reddetse de ilerleyen dönemde Pakistanlı milislerin Keşmir'de konuşlanmasının ardından güvenlik garantisi karşılığında Hindistan'ın bir bölgesi olmayı kabul etti.
Ne var ki Singh'in Hindistan'la birleşme kararına Müslüman Keşmir halkı karşı çıktı. Artan protestolar nedeniyle kontrolü kaybeden Singh, isyanı bastırmak için Hindistan'dan yardım istedi. Talebe olumlu yanıt veren Yeni Delhi yönetimi isyanı bastırmak için askerleriyle bölgeyi işgal etti.
Pakistan ve Hindistan arasındaki Keşmir konulu ilk savaş, 22 Ekim 1947'de başladı.
Hari Singh 1961 yılında Hindistan'ın Bombay (bugünkü Mumbai) şehrinde öldü. Singh'in ölümünün ardından The New York Times'ta yayımlanan haberde, mihracenin Keşmir'i Hindistan'a bırakma kararının "Hindistan ile Pakistan arasındaki süregelen şiddetli itilafa" katkıda bulunduğu belirtiliyordu.
1949: ZAYIF BİR ATEŞKES
Birleşmiş Milletler bir ateşkes sağlanması için arabuluculuk girişimlerine başladı ve 21 Nisan 1948'de bölgedeki halkın özgürce hangi ülkeye katılmak istediğine dair bir plebisit yapılması çağrısında bulundu.
Bu çabaların sonucunda Hindistan ile Pakistan arasındaki ilk Keşmir konulu savaş 1 Ocak 1949'da sona erdi.
Ateşkes koşulları kapsamında Keşmir'i iki bölgeye ayrıldı. Toprakların yaklaşık üçte ikisi Hindistan'ın (Gilgit Baltistan) kalanı da Pakistan'ın idaresine (Azad yani Bağımsız Keşmir) verildi. Bölgeyi ikiye ayıran bu çizginin geçici olduğu, daha kalıcı bir siyasi çözüm hedeflendiği de ateşkesin maddelerinde vurgulandı.
Eylül 1965'te Keşmir'de ilerleyen Hindistan askerleri
1965: YENİDEN SAVAŞ BAŞLADI
Takvimler 1965 yılının yaz aylarını gösterirken Hindistan ve Pakistan arasındaki tansiyon çoktan yükselmişti. Birkaç ay önce Keşmir'in güneyinde, iki ülkenin sınırını oluşturan bölgede askeri çatışmalar yaşamıştı.
Ağustos ayında Pakistan'ın gizli bir operasyonla ateşkesle belirlenen sınırı geçmesinin ardından kısa süre içinde çatışmalar topyekûn savaşa dönüştü. Bu savaş sadece 3 hafta sürmesine rağmen çok kan döküldü.
Ocak 1966'da Hindistan ve Pakistan, gelecekte yaşanacak anlaşmazlıkları barışçıl yollardan çözmeyi taahhüt eden bir anlaşmaya imza koydu. Ancak ne yazık ki barış uzun ömürlü olmadı.
1972: KEŞMİR RESMİ OLARAK BÖLÜNDÜ
Yeni Delhi yönetiminin Bangladeş topraklarını oluşturan Doğu Pakistan'da ortaya çıkan bağımsızlık hareketlerini desteklemesi nedeniyle üçüncü kez savaş çıktı. Pakistan, Hindistan'a hava saldırılarıyla karşılık verdi.
1971'deki bu bölgesel savaşın ardından Doğu Pakistan bugünkü adıyla Bangladeş olarak ayrıldı ve burada bağımsız bir devlet kuruldu. Pakistan ve Hindistan çözümsüz kalmış Keşmir sorununu bir kez daha masaya yatırdı. Görüşmeler 2 Temmuz 1972'de imzalanan Şimla Anlaşması'yla sonuçlandı. Anlaşmaya Hindistan adına Indira Ghandi Pakistan adına ise Ali Bhutto imza attı.
İki ülke Keşmir'deki ateşkes hattına ilişkin açmazın nihayete erdirildiğini duyurdu ancak fiili koşullarda çok fazla değişiklik olmadı. 1949'da belirlenen ateşkes hattı resmen "sınır kontrol hattı" olarak kabul edildi. İki ülke de 20 yılı aşkın zamandır idaresi altında bulunan Keşmir bölgelerini yönetmeyi sürdürdü.
Taraflar arasındaki anlaşma Keşmir'in statükosunda çok büyük bir değişiklik yaratmasa da Hindistan ile Pakistan arasındaki inişli çıkışlı ilişkiyi düzeltme yönünde bir ilham kaynağı oldu.
O dönemde Yeni Delhi'de görev yapan The New York Times muhabiri, haberinde iki ülkeyle ilgili şu yorumu yapıyordu: "Buradaki resmi kaynaklar 'iyi niyet ve karşılıklı anlayış atmosferinde' varılan anlaşmadan tatmin olduklarını belirtti."
1987: KİTLESEL HALK AYAKLANMALARI DÖNEMİ
1987 yılında yapılan yerel seçimlerdeki şaibe iddialarının körüklediği siyasi çalkantı dönemi, Keşmir'in yerel halkı içinde militan grupların oluşumuyla sonuçlandı. Hindistan ilerleyen dönemde bu oluşumların Pakistan'ın da desteğini aldığını iddia etti ve bölgeye ilave güvenlik gücü konuşlandırdı.
Keşmir eyalet polisinin kaynaklarına göre, sonraki on yılda bölgede on binlerce bombalı saldırı, silahlı çatışma, kaçırma olayı, siyasi suikast ve roket saldırısı yaşandı.
Bu noktada iki ülke de cephaneliğine nükleer silahlar eklemeye çoktan başlamıştı. 1999'da Kargil bölgesindeki sınır ihlalleri nedeniyle yaşanan ve 7 hafta süren Kargil Savaşı dünyaya nükleer savaşın eşiğine getirdi.
Şiddet olayları 2000'lerin ortalarında normalleşmeye başlasa da Pakistan ile Hindistan arasındaki zaten hassas olan ilişki bu süreçte daha da erozyona uğradı.
Solda Şerif, sağda Vajpayee
1999: BARIŞ GÖRÜŞMELERİ SONUÇ GETİRMEDİ
2000 yılına geri sayım devam ederken, Hindistan ve Pakistan yeni binyıla kalıcı bir barış içinde girmeye kararlı bir görünüm çiziyordu.
Şubat 1999'da Pakistan Başbakanı Navaz Şerif, Hindistanlı mevkidaşı Atal Behari Vajpayee'yi iyi niyet göstergesi olarak ülkeye davet etti. Vajpayee, 10 yılın ardından Pakistan'ı ziyaret eden ilk Hindistan Başbakanı olurken, iki lider yan yana oturup gülümseyen yüzleriyle kameralara poz verdi.
Başbakanlar bölgeye barışı getirmeye ve ilişkileri normalleştirmeye kararlı olduklarını karşılıklı olan taahhüt eden belgelere imza koydu.
Pakistan Başbakanı Şerif, düzenlenen ortak basın toplantısında, "Halkımıza barış getirmeliyiz. Halkımıza refah getirmeliyiz. Bunu kendimize ve gelecek nesillere borçluyuz" diye konuştu.
Ancak bu sıcak hava fazla uzun sürmedi. Üç ay sonra iki ülke yine savaşıyordu ve Keşmir bir kez daha anlaşmazlık noktasına dönüşmüştü.
Çatışmaların kaynağı bu kez, Keşmir'in Pakistan idaresindeki bölümünden Hindistan idaresindeki bölümüne doğru sızan casuslardı. Hindistan casusların Pakistan askeri olduğunu iddia etti. (Bu görüş Batılı analistler tarafından da desteklendi.) Ancak Pakistan, olayda askerlerinin rolü olduğu iddiasını reddederken, operasyonun ardında bağımsız özgürlük savaşçılarının olduğunu vurguladı.
Pakistan Başbakanı Şerif, ajanların Pakistan askeri olmadığını ve kendileri tarafından kontrol edilmediği yönünde ısrarcı olsa da savaş ancak Şerif'in ajanlara geri çekilmeleri yönünde çağrıda bulunmasının ardından çekildi. Birkaç ay sonra Pakistan'da yaşanan askeri darbeyle Şerif koltuğunu kaybetti. Darbeyi yapan kişi olan General Pervez Müşerref'in savaşa yol açan operasyonu idare eden kişi olduğu da sonradan açığa çıktı.
Keşmir'de 2010'larda da 1980'leri hatırlatan yaşanan halk ayaklanmaları yaşandı
2019: HİNDİSTAN DENETİMİN DOZUNU ARTIRDI
1999'daki savaşın ardından Keşmir, dünyanın en askerileşmiş bölgelerinden biri haline geldi. Neredeyse aralıksız devam eden olaylar nedeniyle, Hindistan ve Pakistan sık sık savaşın eşiğine geldi.
Tansiyon son olarak 2019 yılında zirve yaptı. 14 Şubat'ta Keşmir'de düzenlenen bir bombalı saldırıda, çoğunluğu güvenlik kuvvetlerinden olmak üzere 44 kişi öldü. Yeni Delhi yönetimi, saldırıyla ilgili Pakistan'ı suçladı. Saldırıyı kınayan Pakistan ise suçlamayı reddetti.
Misilleme olarak Hindistan savaş uçakları 26 Şubat'ta "Keşmir Kontrol Hattı'nın Pakistan tarafında bulunan terör örgütü hedeflerine" yönelik hava saldırıları düzenlendi. 27 Şubat'ta da Pakistan, hava sahasını ihlal ettiği gerekçesiyle Hindistan'a ait 2 savaş uçağını düşürdüğünü bildirdi.
Pakistanlı yetkililer, düşen uçağın Hint pilotu Abhinandan Varthaman'ı linç edilmekten kurtarıp iyi niyet göstergesi olarak Hint yetkililere teslim etti. Gelişmeler üzerine Pakistan tüm hava sahasını kapatırken, Hindistan bazı havaalanlarında uçuşları durdurdu. Ancak nihayetinde çatışmalar büyük bir savaşa dönüşmeden sönümlendi.
Aynı yıl Hindistan, Keşmir konusunda önemli bir hamle yaparak bölgenin özerk statüsünü sonlandırdı.
Başbakan Narendra Modi
Yukarıda bahsettiğimiz üzere, Mihrace Singh'in bölgenin Hindistan'a katılmasına karar verdiği 1961 yılından itibaren Keşmir'e belli özerklikler tanınmıştı. Bu özerklikler Hindistan'ın anayasasıyla da güvence altına alınmıştı. Ancak Hindistan Başbakanı Narendra Modi, 5 Ağustos 2019'da aldığı bir kararla, anayasanın 370'inci maddesini iptal ederek Keşmir'in bu ayrıcalıklı statüsüne son verdi.
Eyalet, 31 Ekim 2019'da resmi olarak merkeze bağlı Cammu Keşmir ve Ladakh "Birlik Toprağı" statüsünde iki bölgeye ayrıldı.
Bu kararın ardından Hindistan bölgedeki denetimini fazlasıyla sıkılaştırdı. Binlerce Hindistan askeri Keşmir'de konuşlandırıldı. İnternet ve telefon hatlarının kesilmesiyle bölgenin dış dünyayla olan bağlantısı sınırlandırıldı. Modi hükümeti, Keşmir'i doğrudan başkent Yeni Delhi'den idare etmeye başladı. Bu süreçte aralarında yıllardır ayrılıkçı militanlara kaşı Hindistan'ı desteklemiş olan siyasi liderler dahil binlerce Keşmirli cezaevine gönderildi.
Modi hükümetinin bu göz açtırmayan yaklaşımı, uluslararası kamuoyunda şaşkınlığa yol açtı. Ancak Hindistan'ın bakış açısıyla elde edilen sonuçlar alınan kararların doğruluğunu gösteriyordu. Bölgede yeni bir barış dönemi başlamış, terör saldırıları azalmış ve turizm faaliyetleri artmış gibi görünüyordu. Ancak bunun kalıcı bir durum olmadığı da yakın zamanda ortaya çıktı.
2025: PAHALGAM'DA TERÖR SALDIRISI
22 Nisan günü düzenlenen terör saldırısında, çoğunluğu Hindistan'ın farklı bölgelerinden gelmiş turistlerden oluşan 26 kişi hayatını kaybetti. Uzun yıllardır Hindistanlı sivillerin öldüğü böyle bir olay yaşanmıyordu.
Saldırının hemen ardından Hindistanlı yetkililer okları Pakistan'a çevirdi. Başbakan Modi, faillerin ve onlara güvenli sığınak sağlayanların çok ağır cezalandırılacağını söyledi. Modi doğrudan isim vermese de bu sözler, Pakistan'ı işaret ettiği şeklinde yorumlandı.
Pakistan suçlamaları derhal reddedip "terör saldırısına ilişkin herhangi bir uluslararası soruşturmayla iş birliği yapmaya hazır" olduğunu bildirdi ancak bu açıklamalar Hindistan'ı yatıştırmak için yeterli olmadı.
Sonuç olarak bu sabah Hindistan'ın düzenlediği saldırılarda Pakistan'da ve Keşmir'in Pakistan kontrolündeki bölümlerinde çok sayıda nokta füzelerle vuruldu. Hindistan operasyonun temelinde nisan ayındaki saldırıda "Pakistan'da konuşlanmış teröristlerin açık dahli olduğuna işaret eden deliller" bulunduğunu vurguladı. Açıklamada ayrıca füze saldırılarının "ölçülü, sorumlu ve tansiyonu yükseltmeyecek şekilde tasarlandığı" ifadesi de yer aldı.
The New York Times'ın "A Timeline of Tensions Between India and Pakistan Over Kashmir" başlıklı haberinden derlenmiştir.